Toplumların maruz kaldığı son derece hızlı bilimsel ve teknolojik gelişmeler sonucunda bireyler arasındaki sosyo-ekonomik ilişkiler artmış ve çeşitlenmiştir. Bu artış ve çeşitlenmede kaçınılmaz olarak bireyler arasındaki çatışma ve uyuşmazlıkların artması ve buna bağlı olarak mahkemelerin iş yükü çoğalmış, uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulma süresi uzamıştır. Söz konusu olumsuzlukların çözümü amacıyla Alternatif Uyuşmazlık Çözümü” [Alternative Dispute Resolution (ADR)] kavramı ortaya çıkmış ve uygulanmıştır. En çok başvurulan alternatif uyuşmazlık çözüm yolları ise tahkim, arabuluculuk, uzlaşma, müzakere, kısa duruşma, itiraf pazarlığı ve ön tarafsız uyuşmazlık değerlendirmesidir. Rekabet hukukunun piyasalarda rekabetin temini ve sürekliliği, iktisadi etkinliğin ve toplumsal refahın sağlanması, tüketicinin korunması gibi birçok amacı vardır. Bu amacını gerçekleştirmek için oluşturulan rekabet otoritesi de gerekli tedbirleri alma rekabet mevzuatını ihlal eden teşebbüslere yaptırım uygulama yetkilerine sahiptir. İşte uzlaşma müessesesi bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak rekabet otoritesi ile mevzuatı ihlal eden teşebbüs ya da teşebbüsler yapılan bir sözleşme ile karşılıklı olarak belirli haklarından karşılıklı olarak vazgeçerek mutabakata varmalarıdır. Uzlaşma müessesi Türk rekabet hukuku mevzuatına 24.06.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7246 sayılı Kanun ile dahil olmuştur. Kanundaki düzenlemenin amaca hizmet etmesinin dikkatlice tasarlanan ikincil mevzuata ve Rekabet Kurumu’nun bu konudaki tutarlı uygulamasına bağlı olduğu düşünülmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ekonomi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ekim 2020 |
Gönderilme Tarihi | 8 Ağustos 2020 |
Kabul Tarihi | 11 Eylül 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 8 Sayı: 2 |