İnsanoğlu yeryüzünde var olduğu ilk günlerden beri doğaya ve elemanlarına (ör. Dağlar, nehirler ve bitkiler) karşı bir merakı, ilgisi ve eğilimi olmuştur. Bu yaklaşımın temel nedenlerinden biri, insan türünün gıda, su ve barınma ihtiyaçları açısından doğaya ve kaynaklarına bağımlı olmasıdır. Ancak, günümüz modern dünyasında bir dizi faktörler (ör. Teknolojik gelişme, sanayileşme ve kentleşme) insanların doğadan uzaklaşmasına ve/veya kopmasına neden olmuştur. Bu kopuşun olumsuz etkilerini ise günümüzde küresel bir pandemiye dönüşen Covid-19 fiziksel izolasyon sürecinde hep birlikte deneyimledik. Bu nedenle, birçok gelişmiş ülke kentsel planlama stratejilerini insan-doğa ilişkisini temel alan, iç ve dış mekânlarda iyileştirici ve yaratıcı çözümler sunan ‘biyofilik tasarım’ temelinde güncellemekte ve/veya geliştirmektedirler. Bu bağlamda, bu çalışmanın temel amacı, pandemi ve fiziksel izolasyon sürecinde ‘biyofilik tasarımın’ önemini kentsel peyzaj planlama ve tasarımı bazında irdelenmesini içermektedir. Mevcut verilerin değerlendirilmesi sonucunda, biyofilik tasarımın farklı ölçeklerde (Bina, cadde ve kent) kent halkına bir dizi ekolojik (ör. Temiz hava ve kentsel habitatların korunması), sosyo-psikolojik (ör. İnsanın fiziksel ve ruhsal sağlığına katkı) ve ekonomik (ör. İş verimliliğini artırma) yararlar sağladığı belirlenmiştir. Biyofilik tasarım sürecinde bir dizi doğal elemanlar (ör. İç mekân bitkileri, çatı bahçeleri, yeşil adalar ve koridorlar) kullanılmaktadır. Ancak, biyofilik tasarım elemanları belirtilen ölçekler bazında değişim göstermektedir. Ayrıca, doğanın belirli özelliklerinin (ör. Doğal ışık, renk, su ve fraktal şekiller) biyofilik tasarımın bütün ölçeklerine entegrasyonu teşvik edilmektedir. Bu yaklaşım ile doğanın ve elemanlarının sadece görsel özellikleri değil, aynı zamanda duyu organlarımızı etkileyen özelliklerinin de (ör. Ses, koku ve tat) tasarıma entegre edilmesi amaçlanmaktadır. Covid-19 pandemisini yaşadığımız bu süreçte biyofilik tasarım kent halkına bir dizi yararlar (ör. Fiziksel aktiviteyi sürdürme, elektronik araçların kullanımını azaltma, stresi azaltma ve sosyal ilişkiler kurma) sunmuştur. Bu nedenle, birçok gelişmiş ülke ‘Biyofilik Kent Hareketini’ başlatmıştır. Bu bağlamda, peyzaj mimarı, kent plancısı, iç mimar ve mimarlara önemli görevler düşmektedir. Belirtilen meslekler disiplinler arası bir yaklaşım izleyerek kentsel alanlarda “dışarıdan-çatıya-iç mekana” uzanan bütüncül biyofilik tasarım yaklaşımları geliştirmeli ve farklı ölçeklerdeki mevcut planlara entegre etmelidirler. Ayrıca, biyofilik yaklaşımın bir çerçeve olarak kullanıldığı “sürdürülebilir biyofilik peyzaj tasarımı” yenilikçi bir yaklaşım olarak kentsel ölçekte desteklenmelidir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Urban Policy |
Journal Section | Araştırma Makaleleri |
Authors | |
Early Pub Date | August 12, 2022 |
Publication Date | June 28, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 4 Issue: 1 |