Sanat tarihine yepyeni bir soluk getiren Aby Warburg, 1924-1929 yıllarında adını bellek tanrıçası Mnemosyne’den alan bir Bellek Atlası oluşturur. Warburg, sanat tarihinin, doğrusal zaman anlayışına dayalı ve birbiri ardına gelen sanat akımlarının tarihi olduğunu varsayan geleneksel yaklaşımını terk eder. Buna göre sanat tarihi, imge temelinde sanat eserlerinin birbirleriyle kurduğu etkileşimler üzerinden düşünülmelidir. İmgeler, zaman ve mekandan bağımsız birbiriyle ilişkilendirilerek atlasta yer alırken, bu şekilde aslında durağan olan imgelere bir nevi sinemasal bir hareket kazandırır. Film kuramlarının çağdaş yorumlarında Aby Warburg’un imge temelli yaklaşımının izleri rahatlıkla gözlemlenebilmektedir. Sözgelimi, Philippe-Alain Michaud Warburg’un analizlerini hareketli imgeler üzerinden görsel kültür ve sinema ile ilişkilendirmektedir. Giorgio Agamben ise geliştirdiği film kuramını Warburg’dan esinlenerek ele alırken, tarihçinin çalışmalarını bir tür ‘imge bilimi’ olarak tanımlamakta ve dolayısıyla ‘Bellek Atlası’ndaki imgeleri birer film karesi gibi görmektedir. Gilles Deleuze ise kendine özgü sinema tarihi ve felsefesinde Warburg’a doğrudan bir atıfta bulunmamasına karşın düşünürün sinemaya dair kavramları Warburg’un sanat tarihi anlayışı açısından tartışılacaktır. Böylelikle, bu makalede imge, hareket ve zaman gibi kavramlar Warburg ve sinema ilişkisi üzerinden tartışılacaktır.
Bringing a fresh breath to the history of art, Aby Warburg creates a Memory Atlas, named from Greek goddess, Mnemosyne, in 1924-1929. Warburg abandons his traditional approach to history of art, which is based on a linear time conception and assumes the history of successive art movements. According to this, history of art should be considered on the basis of the interactions of art works with each other. mages are linked to each other independent of time and space, while atlas also provides a kind of cinematic movement. In contemporary interpretations of film theories, traces of Aby Warburg's image-based approach can be easily observed. Philippe-Alain Michaud relates Warburg's analysis to visual culture and cinema through moving images. While Giorgio Agamben takes his film theory inspired by Warburg, he defines the work of the historian as a kind of science of image and therefore, he sees the images in the ’Memory Atlas as a film frame. Gilles Deleuze, on the other hand, does not make a direct reference to Warburg in his unique cinema history and philosophy, but the thinker's concepts of cinema will be discussed in terms of Warburg's understanding of art history. Thus, in this article, concepts such as image, movement and time will be discussed through the relation between Warburg and cinema.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Tam Sayı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2023 |
Gönderilme Tarihi | 1 Mart 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.