Öz
Kur’ân’ı
anlamak/anlamaya çalışmak, tarih boyunca hemen her Müslümanın ihtiyacını
hissettiği konuların başında gelir. Kur’ân’ın insanlık için verdiği evrensel
ilahî mesajlar bir tarafa, tarih çizgisinin belirli bir evresinde yer tutan bir
toplum olarak Araplar hakkında bilgilerin verildiği ayetleri anlamak için hiç
şüphesiz Kur’ân’ın nâzil olduğu dönemi ve o dönemin sosyo-kültürel şartlarını anlamak
gerekir. Kur’ân’ı anlama noktasında ilmî planda bunun ilk ayağını filolojik
çalışmalar oluşturmuş ve Cahiliye şiirinden birçok örnek, Kur’an lafızlarını
anlamak için istişhad edilmek üzere özellikle tefsirlerde kullanılagelmiştir. Fakat
her ne kadar Cahiliye döneminde ait şiirler sıkça kullanılsa bile tanıtımını
yapacağımız eserin yazarının da belirttiği üzere hem siyer hem de sonraki İslam
tarihi üzerine sayısız çalışmanın bulunmasına rağmen İslam’dan önceki Arap
tarihi genellikle ihmal edilmiş görünmektedir. Son asırda tarih yazımındaki
çeşitlenme ve özellikle de tarihe sosyoloji, antropoloji, iktisat ve psikoloji
gibi sosyal bilimleri uygulayarak bilhassa kültür tarihi araştırmalarının
öncülüğünü yapan Annales Okulu’nun bu yöndeki etkisiyle birlikte tarih
çalışmaları, toplumların kültürel tarihine de yönelmeye başlamıştır. Bunun
etkilerini diğer tarih çalışmalarında olduğu kadar İslam tarihi
araştırmalarında da yavaş yavaş görmekteyiz. Ele aldığımız kitabın yazarı Apak,
yakın dönemde Arapların geniş tarihine dair kapsamlı çalışmaların yapılmaya
başlandığını belirterek Cevâd Alî’nin el-Mufassal fî târîhi’l-Arab
kable’l-İslâm adlı eserini örnek olarak vermektedir. Yazarın bu bilgisine ilave
olarak son yıllarda Batıda da İslam öncesi Arap tarihine dair eğilimlerin
olduğunu ve bu konuda nitelikli çalışmaların göze çarptığını söylememiz
mümkündür.