İzmir Assassination, the newly established Republic of Turkey, the Great Leader Atatürk's revolutions that followed each other when trying to ascribe to the Turkish Nation had planned to kill him. Of course, at that time Ataturk died of losing the opportunity to be a contemporary of the Turkish people, it meant the destruction of secular Turkey. Therefore, these events by Ataturk and secular circles hostile to the Republic of Turkey is requested to be exploited. The fact that these circles, which support all kinds of movements against Ataturk, consider the İzmir Assassination incident as a material for them was the biggest factor in the preparation of this research. While the Republic was newly declared in 1926 and reforms aimed at bringing the country to the level of modern civilization were being made, opposition was made to these reforms for various reasons from various circles. Among those opponents were the Unionists who saw the right to power only in themselves. The Unionists did not see the right to power in any other period during the Constitutional Monarchy, but they were also influenced by the Bulgarian Commanders and carried out various activities to hold the power in their hands. They had sacrifices in themselves, they organized assassinations. The best Atatürk expressed this attitude of the Unionists who were tried as the accused of İzmir Assassination and many of whom were punished: “One Unionist is a good friend, two unionists are afraid, and there are no other ways of satisfaction for the three Unionists.”
İzmir Suikasti, yeni kurulmuş Türkiye Cumhuriyetinde, büyük önder Atatürk’ün Türk Milletine maletmeye çalıştığı inkılaplar birbirini izlediği sırada O’nu öldürmek amacıyla plânlanmıştı. Tabiiki o dönemde Atatürk’ün Ölmesi Türk halkının çağdaş olma fırsatını kaybetmesi, lâik Türkiye’nin yok olması anlamına geliyordu.
Bu nedenle, Atatürk ve lâik Türkiye Cumhuriyeti’ne düşman çevreler tarafından bu olay da istismar edilmek İstenmektedir. Atatürk karşıtı her türlü hareketi destekleyen bu çevrelerin İzmir Suikasti olayını da kendilerine malzeme olarak görmeleri bu araştırmamızın hazırlanmasında en büyük etken olmuştur. 1926 yılında Cumhuriyet yeni ilân edilmiş ve ülkeyi çağdaş medeniyet seviyesine çıkarmayı amaçlayan inkılâplar yapılmakta iken, bu inkılâplara çeşitli çevrelerden değişik nedenlerle muhalefet yapılıyordu. Bu muhaliflerin arasında iktidar hakkını sadece kendilerinde gören İttihatçılar da bulunmaktaydı. İttihatçılar Meşrutiyet döneminde de iktidar hakkını kendilerinden başkasında görmemişler, Bulgar Komitacılarından da etkilenerek, iktidarı ellerinde tutmak için çeşitli komitacı faaliyetlerde bulunmuşlardı. Kendi içlerinde fedailer barındırmışlar, suikastler tertip etmişlerdi. İzmir Suikasti sanığı olarak yargılanan ve birçoğu da ceza gören İttihatçıların bu tutumunu, yine en İyi Atatürk ifade etmiştir: “Bir İttihatçı iyi dosttur, iki ittihatçıdan korkulur, üç İttihatçı için ise iktidarı almaktan başka tatmin yolu yoktur."
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mart 1994 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1994 Cilt: 10 Sayı: 28 |