As a rule, the Council of State takes the date of application to the administration as the basis for the beginning of the interest to be applied to the compensation it has ruled to be paid, in full jurisdiction cases filed by the relevant party for compensation of the damage suffered due to the administrative transaction or action. In many cases, relying on an application to the administration as a basis for starting interest prevents compensation for the actual loss. There is no regulation in the administrative law and administrative jurisdiction legislation for the beginning of interest. Therefore, this missing jurisprudence has been filled and, according to the Council of State, this jurisprudence has gained stability. However, this jurisprudence contains contradictions within itself when the decisions are examined.
The fact that interest is a subsidiary receivable connected to the principal and, in this respect, concerns the property right, necessitates the necessity of filling the said area with legal regulation. On the other hand, the reason why the Council of State takes the application date to the administration as a basis is that the administration can cover the damage at this date at the earliest and therefore it is in default. For this reason, it is necessary to examine the concept of default, which originates from private law, and the applicability of this concept in administrative jurisdiction. Because, in accordance with Article 117 of the Turkish Code of Obligations, the condition in which a warning is required for the debtor to default depends on whether the debt arises from the contract. If the debt arises from a tort, the debtor is deemed to be in default on the date the act was committed.
The study addresses the subject in question within the scope of the data and opinions contained in the legislation, jurisprudence and doctrine.
full remedy action compensation interest property right default
Danıştay, ilgilinin idari işlem veya eylem nedeniyle uğramış olduğu zararının telafisi için açtığı tam yargı davalarında, ödenmesine hükmettiği tazminata uygulanacak faizin başlangıcı için kural olarak idareye başvuru tarihini esas almaktadır. Faiz başlangıcı için idareye başvurunun esas alınması birçok durumda gerçek zararın telafi edilmesinin önüne geçmektedir. İdare hukuku ve idari yargı mevzuatında, faizin başlangıcı için herhangi bir düzenleme mevcut değildir. Dolayısıyla bu eksik içtihatla doldurulmuş ve Danıştay’a göre bu içtihat istikrar kazanmıştır. Ancak söz konusu bu içtihat, kararlar incelendiğinde kendi içinde çelişkiler barındırmaktadır.
Faizin anaparaya bağlı bir yan alacak olması ve bu yönüyle mülkiyet hakkını ilgilendirmesi, söz konusu alanın yasal düzenleme ile doldurulması gerekliliğini mecbur kılmaktadır. Diğer taraftan Danıştay’ın idareye başvuru tarihini esas almasının altında, idarenin en erken bu tarihte zararı karşılayabileceği ve dolayısıyla bu tarihte temerrüde düşmüş olduğu gerekçesi yatmaktadır. Bu sebeple kaynağını özel hukuktan alan temerrüt kavramına ve bu kavramın idari yargıda uygulanabilirliğini de incelemek gerekmektedir. Çünkü Türk Borçlar Kanunu’nun 117’nci maddesi uyarınca borçlunun temerrüde düşmesi için ihtarın şart olması hali, borcun sözleşmeden kaynaklanmasına bağlıdır. Borç haksız fiilden kaynaklanıyorsa borçlu fiilin işlendiği tarihte temerrüde düşmüş kabul edilmektedir.
Çalışma, bahsi geçen konuyu mevzuat, içtihat ve doktrinde yer alan verilen ve görüşler kapsamında ele almaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İdare Hukuku |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 3 Eylül 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 26 Temmuz 2024 |
Gönderilme Tarihi | 21 Şubat 2024 |
Kabul Tarihi | 7 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |
Ankara Barosu Dergisi TÜHAS atıf sistemini benimsemektedir.