Hükümlü ve tutukluların çalışmaları hem uluslararası hukukta hem de Anayasa’da zorla ça-lışma yasağı kapsamı dışında tutulmuştur. 29 sayılı ILO Sözleşmesi, diğer uluslarası sözleşme-lerden farklı olarak, hükümlülerin özel sektör yararına çalıştırılmalarında ve tutukluların her türlü çalışmasında rıza şartını aramaktadır. Günümüzde mahpusların çalışmalarının amacının cezalan-dırma değil rehabilitasyon olarak değerlendirilmesi, rıza şartının aranmamasını sorgulamaya açmaktadır. Zira rızanın olmadığı çalışma kolayca cezalandırıcı bir karaktere bürünebilir. Türki-ye’de mahpusların çalışmaları Osmanlı döneminden günümüze kadar uzanmaktadır. Mevzuatta mahpusların dört farklı biçimde (ceza infaz kurumu içinde kurum hizmetlerinde, kurum içindeki işyurtları ve atölyelerde, kurum dışında özel sektör yararına, kurum dışında kamu kurumu yara-rına) çalışmaları düzenlenirken bunların bazılarında rıza şartı aranmış bazılarında aranmamıştır. Özellikle özel sektör yararına çalışmalarda rızanın alınmasının zorunlu olmaması 29 sayılı ILO Sözleşmesi ile çelişmektedir. Uluslararası sözleşme ve standartlar mahpusların çalışmalarının hür işçilerle benzer düzeydeki koşullarda yapılmasını gerekli kılmaktadır. Türkiye açısından ücretler asgari ücret seviyesinin çok altındayken, çalışma süreleri hür işçilerle benzer şekilde düzenlen-miştir. Mahpus çalışmalarının İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamı dışında tutulması önemli bir eksikliktir. Ceza infaz kurumu hizmetlerinde çalışanlar haricindeki mahpuslar iş kazası ve meslek hastalığı ile analık sigortasından yararlanırlar; bu korumanın kurum hizmetlerinde çalı-şanlar için de sağlanması gerekir.
Hükümlü ve tutukluların çalışması işçilik hakları zorla çalıştırma yasağı
Prison labour is excluded from the prohibition of forced labour both under international law and Turkish Constitution. ILO Convention no. 29, contrary to other international instruments, requires free and informed consents of prisoner when they work in the benefit of private enter-prises. Today, prison labour is viewed as a tool for rehabilitation rather than punishment, and this raises questions about the absence of consent, since non-consensual work can easily take on a punitive character. Turkish legislation categorizes prison labour into four types: institutional services within penal facilities, workshops and vocational units inside institutions, work for pri-vate enterprises, and work for public institutions. While some of these require prisoners’ con-sent, others do not. Notably, the lack of consent in benefit of private sector labour contradicts Convention No. 29. International standards require prison labour conditions to resemble those of free workers as closely as possible. In Türkiye, wages remain far below the minimum wage, though working hours are regulated similarly to those of free workers. The exclusion of prison labour from occupational health and safety legislation represents a critical deficiency. Except for those working in institutional services within penal facilities, inmates benefit from insurance covering work accidents, occupational diseases, and maternity; however, this coverage should also extend to those performing institutional service tasks.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Gönderilme Tarihi | 17 Temmuz 2025 |
| Kabul Tarihi | 17 Ekim 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 8 Aralık 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 83 Sayı: 4 |
Ankara Barosu Dergisi Chicago atıf sistemini benimsemektedir.