“Selfie” (özçekim), iletişim dünyasına henüz yeni girmiş bir kavramdır. Aslında kavram olmasını, teknik özelliğinden ziyade, varoluş biçiminden alan bir olgudur. Yediden yetmişe hemen herkesin “modaya uygun” şekilde denediği bir alışkanlık özelliği taşımaktadır. Selfie, kimi kez dijital fotoğraf makinesiyle, ama daha yaygın olarak kameralı cep telefonuyla çekilen ve sosyal medyaya yüklenen bir oto-portre fotoğraf türüdür. Bu tür fotoğraflar, bir kamerayla, diğer fotoğraf çekimlerinin aksine, göğüs hizasından değil, mümkün olduğunca yukarıdan, “kol boyu” mesafesinden ya da ayna karşısında çekilerek elde edilmektedir. Selfie olarak çekilmiş fotoğraflar Facebook, Instagram, Snapchat gibi sosyal paylaşım sitelerinde paylaşılmaktadır. Bu fotoğraf türü, keşfedilmesinden sonra kısa zaman içerisinde öyle yaygın bir hal almıştır ki, sosyal medyada paylaşılan (toplu fotoğraflar dahil) “pozların” tamamına yakınını selfieler oluşturmuştur. Selfie, 4 yıl gibi kısa sürede dünya çapında yaygınlaşmış, özellikle gençlik/ilkgençlik kesimi bu fotoğraf türüyle adeta kendisini özdeşleştirmiştir. Bu çalışmanın amacı, selfie kavramının bir iletişim metaforu olarak hayatımızda nasıl bu kadar yer bulduğuna ilişkin sorulara yanıt aramak; selfie kavramının psikolojik ve sosyal arka planını irdelemektir. Çalışmada, başlangıçtan bu yana selfienin gelişim evreleri ele alınarak, dünyadaki yaygınlığına ilişkin yordamalarda bulunulmuş; medyaya da yansıyan kimi “selfie olayları” irdelenmiştir. Selfie kavramının, sadece anılara eklenen yeni bir görsel boyut mu, özgüven simgesi mi, narsisizmin bir doruk noktası mı, yoksa tekleşmeye karşı görsel bir itiraz mı olduğu konusu tartışılmıştır. Ayrıca, yapılan bir anketle de, gençlerde selfie kullanım sıklığı, cinsiyete göre selfie kullanma oranı ve gençlerin selfie olayına bakış açıları saptanmaya çalışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 13 Mart 2018 |
Gönderilme Tarihi | 12 Mart 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 65 |