İslâm tarihinde ilk kez Hâricîlerle başlayan tekfir, toplum arasındaki dînî ve siyâsî bölünmeleri derinleştiren, toplum barışını bozan ve etkileri bugün bile devam etmekte olan bir problemdir. Bu söylem, bazılarını, dînî, siyâsî ve hatta ekonomik vs. olmak üzere pek çok alandan dışlamanın bir aracı olarak kullanılagelmiştir. İslâm, inanç esaslarını tasdik edenleri Müslüman olarak kabul eder. Bazı mezheplerin dînî lafızları kendi görüşlerine uygun te’vil etmeleri ve birbirlerini tekfir etmeleri problem oluşturmuştur.İslâm’da önemli bir konu olan te’vil ve tekfir, Ebû Hamid el-Gazâlî’nin (ö.505/1111) çözüm aradığı konulardan biridir.O, tevil ve tekfir konusunda olmazsa olmaz bir takım metodlar ortaya koymuş, hangi metinlerin te’vil edilebileceği, te’vilin nasıl yapılacağı, kimlerin te’vil yapabileceği ile ilgili bir metodoloji ortaya koymuştur.Gazâlî tekfirde esas ölçüyü tevhidi çiğnemek olarak belirlemiştir. Ayrıca te’vil ve tekfirde aşırılığa son vermek ve nasslar çerçevesindeki belli esaslar dâhilinde kayıtlamak için “el-Kanunu’l-Küllî fi’t-Te’vil; el-İktisâd fi’l-İ’tikâd ve Faysalu’t-Tefrika Beyne’l-İslâm ve’z-Zendeka” gibi çalışmalar yapmış ve bir kişiyi tekfir edebilmek için kesin delillerin olmasını şart koşmuş, İslâm toplumlarında farklı mezhep ve fırkaların birlikte yaşamasını mümkün kılacak bir metodoloji oluşturmuştur.O'nun te’vil metodolojisi dün olduğu gibi günümüzde de kuralsız, aşırı te’vil sonucu oluşan tekfir problemine çözümler sunduğu; fert ve toplumların birlikte barışcıl bir şekilde yaşamalarına katkıda bulunduğu da söylenebilir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2020 |
Gönderilme Tarihi | 10 Ekim 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Akademik Bakış Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler Dergisi [tr] |