Pednelissos antik kenti, Pisidia dağlarının eteklerindeki Pamphylia kıyı ovasının kuzeyinde yer alır. Erken Bizans Dönemi’nde Pednelissos’ta da bölgedeki diğer kentlerde görülen özellikler göze çarpar, ve en küçük yerleşimlerde bile kiliselerin ve kilise-benzeri yapıların sayısı çok artar. Kentin içinde ve varoşlarında yapılan çalışmalarda 2003 yılında dört büyük bazilika ve iki küçük kilise belgelenmiştir. Bir başka kilise ise 1921 yılında Giuseppe Moretti’nin başkanlığındaki İtalyan ekip tarafından tanımlanarak kısa bir tanım ve planı ile birlikte yayımlanmıştır. Yayım zamanından bu yana kilisenin çok büyük apsisi hep tartışma konusu olagelmiştir. Yakın bir zamanda ise söz konusu kilise orta Bizans Dönemi’ne atfedilmiştir. Bu kilise ancak 2004 yılında, kentin güneyindeki yoğun çalılık alanda saptanmıştır. Roma Dönemi kentinden çıkan ve İmparatorluk Dönemi nekropolü ile kuşatılmış bir yol güneydoğuya uzanarak bu kiliseye doğru yönlenir. Büyük olasılıkla bu kilise söz konusu yolla bir şekilde bağlantılıydı fakat önemli bir kavşak veya iletişim noktasında yer almadığı da açıktır. Günümüzde yoğun bitki örtüsü altında yapının yalnızca temelleri görülebilmektedir. Depremler ve ilintili yamaç kaymalarından yapının tüm duvarları, özellikle güney yandakiler daha fazla etkilenmiştir. Yapının mevcut halinden, terk edildikten sonra taşlarının alınarak götürüldüğü anlaşılmaktadır. Proje kapsamında yapının mevcut duvarları ve mevcut mimari kalıntılar çizim ve fotoğraflama yöntemiyle belgelenmiş ve zemin planının yeniden değerlendirilmesi ve uğradığı değişiklikler, tarihsel gelişim sürecinin kilit aşamaları için bir altlık elde edilmiştir. Yapının oturduğu alan yaklaşık 27x13 m. ebatlarında uzunlamasına dikdörtgendir. Böylece yapı, kentteki 1, 4 ve 5 numaralı bazilikalardan sonra kentin en büyük dini yapısıdır. Nartheks ve naosa üçer aralıktan erişilmektedir. Apsis kuzeydoğu yöneliktir. Naosta 1.3 m. eninde iki haçvari paye günümüze ulaşmıştır. Ayrıca yapının kuzey köşesine bitişik inşa edilmiş bir başka mekana ait duvarları saptamış bulunuyoruz. Hem zemin planı hem de duvar tekniklerindeki farklılıklar yapının en az iki aşamada inşa edildiğini göstermektedir. Apsis ve naosun çoğu duvarları kuru örgü olarak, içte moloz taş çekirdek ve dışta kesme taş kaplama olarak inşa edilmiştir. Yer yer devşirme malzeme kullanılmıştır. Yapının tümünde, bu tekniğin görüldüğü duvarlar çok kötü durumda günümüze ulaşmıştır. Kimi köşeler ve haçvari payeler ise harçlı inşa edilmiş olup söz konusu duvarlar 1.70 m. yüksekliğe kadar ayakta olup yapının en iyi korunmuş kısımlarıdır. Geri kalan duvarların aksine haçvari payeler kaba kesilmiş bloklarla inşa edilmiştir.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Sayı: 17 |
Submition Date for ADALYA
The submission of the articles is between 1 September and 30 November.
Please submit your articles to the mail address adalya@ku.edu.tr in this date range; post or cargo will not be accepted. Submissions shoul be made before November 30.