Çağlardan beri “adem (yokluk)” fikri edebiyatımızda
önemli bir yer tutmaktadır. Klasik Türk şiirinde çeşitli konular içerisinde
sıklıkla ele alınır. Ancak müstakil olarak ve ilk defa yokluk mefhumu Âkif
Paşa’nın “Adem Kasidesi”nde işlenmiştir. Döneminde derin yankı uyandıran bu
kasideye çeşitli nazireler yazılmıştır. Eşref Paşa’nın “Kaside-i Adem” adlı
kasidesi de Âkif Paşa’nın eserine yazılmış bir naziredir.
Âkif Paşa, kasidesinde, hayata karşı bezginlik
içerisindedir. Beklentilerine karşılık bulamamış, durum onu karamsarlığa
itmiştir. Bu nedenle mutsuzdur. “Adem” fikri ve anlayışı bir kurtarıcı olarak
karşısına çıkar. Şair, mutlu olamadığı dünya hayatından kurtulmanın çaresinin
hiçlik olduğu kanaatindedir.
Eşref Paşa ise, dünya hayatından şikâyet etmez. Ancak tasavvufî anlayışı
bakımından; hayatın geçici olduğunu, dünyanın süslü ve aldatıcı özelliği ile
bir serap ve hayalden başka bir şey olmadığını düşünür. Dünya hayatı dışında
sonsuz bir hayat sunan ve mutlak bir hakikat olan “ademiyet” mefhumuna yönelir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dilbilim |
Bölüm | Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 5 Ekim 2018 |
Gönderilme Tarihi | 7 Mayıs 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 2 Sayı: 1 |
Akademik-Us Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.