Bu makalede, devleti oluşturan temel unsurlardan birisi olarak kabul edilen nüfus unsuru üzerine İbn-i Haldun’un asabiyet teorisi temelinde yaklaşımı ve modern devletin hukuk düzeninde dayandığı göçmen hakları ilişkisi incelenmektedir. İnsanların birbiri ile dayanışmasının oluşturduğu toplumdan herkesin evrensel kurallara göre hareket ettiği kalabalıklara dönüşüm, modern devletler açısından nüfus unsurundaki niteliğin takip edilmesini zorlaştırmaktadır. Özellikle kısa süreli seyahatlerle alışıldık hale genel kent hareketliliğinin yanında, göç ile gelenlerin oluşturduğu kalabalıklar, modern devlette nüfus unsurunu takip etme yükümlülüklerini önemli hale getirmiştir. Bilindiği üzere devlet oluşumundan bahsedebilmek için egemenlik ve ülke unsurlarının yanında nicelik olarak yeterli insan topluluğuna ve nitelik olarak birtakım bağlarla bir arada yaşama iradesine gerek vardır. Aksi takdirde, salt kalabalık halde yaşayan insan toplulukları bir devlet oluşturmazlar.
İbn-i Haldun, tarihsel verileri ve dönemindeki sorunları gözlemleyerek devletin nüfus unsurunu incelemiştir. Onun nüfus unsurunu oluşturan insan topluluğundaki dayanışmaya karşılık geliştirdiği asabiyet teorisi, nüfus ve göç planlamasında dikkat edilmesi gereken hususlara açıklık getirmektedir. Siyasi iktidarların üzerine kuruldukları toplum içinde asabiyetin beklediği dayanışmayı sağlama görevlerinin bulunduğuna işaret eden İbn-i Haldun’a göre, bu görevin hakkıyla yerine getirilmemesi durumunda çözülme yaşanmaktadır. Ekonomik krizlerde, savaşlarda ve doğal afetlerde bir devletin güçlü olabilmesini sağlayan asabiyetin beklediği dayanışmadır. İnsanların haklarına erişme konusunda şüphe duymadığı bir devlete vatandaş olması, modern dönemde gözetilen dayanışmanın temelinde yer almaktadır. İbn-i Haldun’un önerileri doğrultusunda planlanan çalışmanın içeriği; düşünürün asabiyet teorisi bakımından nüfus unsurunu oluşturan toplumun niteliği, nüfus planlamasının gerekliliği ve göç edenlerin hakları ile yükümlülükleri arasındaki ilişkiden oluşmaktadır.
İbn-i Haldun Asabiyet Teorisi Devletin Nüfus Unsuru Göç İnsan Hakları
ETİK BEYAN FORMU 15/10/2024 Bu çalışmanın, özgün bir çalışma olduğunu; çalışmanın hazırlık, veri toplama, analiz ve bilgilerin sunumu olmak üzere tüm aşamalarından bilimsel etik ilke ve kurallarına uygun davrandığımı; bu çalışma kapsamında elde edilmeyen tüm veri ve bilgiler için kaynak gösterdiğimi ve bu kaynaklara kaynakçada yer verdiğimi; kullanılan verilerde herhangi bir değişiklik yapmadığımı görev ve sorumluluklara riayet ettiğimi beyan ederim. Herhangi bir zamanda, çalışmayla ilgili yaptığım bu beyana aykırı bir durumun saptanması durumunda, ortaya çıkacak tüm ahlaki ve hukuki sonuçlara razı olduğumu bildiririm. Sorumlu Yazar Adı ve Soyadı Özgür AYDIN
Yoktur.
Yoktur.
Yoktur.
In this article, Ibn Khaldun’s approach to the element of population, which is accepted as one of the basic elements of the state, on the basis of the theory of asabiyyah and the relationship between the rights of immigrants on which the modern state is based in the legal order is examined. The transformation from the society formed by the solidarity of people with each other to the crowds where everyone acts according to universal rules makes it difficult for modern states to follow the quality of the population element. In addition to the general urban mobility that has become customary especially with short-term travelling, the crowds formed by those who come with migration have made the obligations to monitor the population element important in the modern state. As it is known, in order to talk about state
formation, in addition to the elements of sovereignty and country, there is a need for a sufficient human community in terms of quantity and the will to live together with certain ties in terms of quality. Otherwise, mere crowded human communities do not constitute a state.
Ibn Khaldun analysed the population element of the state by observing historical data and the problems of his time. His theory of asabiyyah, which he developed in response to the solidarity in the human community that constitutes the population element, clarifies the issues to be considered in population and migration planning. According to Ibn Khaldun, who pointed out that political powers have the duty to ensure the solidarity expected by asabiyyah in the society on which they are founded, if this duty is not fulfilled properly, dissolution occurs. It is the solidarity expected by asabiyyah that enables a state to be strong in economic crises, wars and natural disasters. The fact that people are citizens of a state where they have no doubt about accessing their rights is at the basis of the solidarity observed in the modern period. The content of the study planned in line with Ibn Khaldun’s suggestions consists of the nature of the society that constitutes the population element in terms of the thinker’s theory of asabiyyah, the necessity of population planning and the relationship between the rights and obligations of migrants.
Ibn Khaldun Theory of Asabiyyah Population Element of the State Migration Human Rights
Yoktur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Yurtiçi İnsan Hakları Hukuku |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Proje Numarası | Yoktur. |
Yayımlanma Tarihi | 14 Ocak 2025 |
Gönderilme Tarihi | 16 Ekim 2024 |
Kabul Tarihi | 3 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 14 Sayı: 2 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.