İnsanlık yeryüzünün adı
olduğundan beri sürekli bir hareket içindedir. Çeşitli sebeplerle yer
değiştiren ya da değiştirmek zorunda kalan bireyler gittiği her coğrafyada
yeniden var olma yeniden adını konumlandırma çabasına girmektedir. Genellikle
köylerden, kırsaldan kentlere göç şeklinde olan bu eğilim, aslında iki tarafı
memnun etmemektedir. Kentliler köylüleri, köylüler kentlileri kabullenmemiştir.
Adı kısaca göç olan bu tek taraflı akış günümüzde az da olsa karşı göçlere de
yansımıştır. Sosyal, ekonomik hangi sebeple olursa olsun bir toplumsal
kırılmadır.
Toplumsal değişimlerin yansıdığı,
yansıtıldığı pek çok etki alanından bahsedebiliriz. Edebiyatta bunlardan
birisidir. Türk toplumunun özellikle 1950 sonrası erken sanayileşme döneminde
baş başa kaldığı kırsal göç pek çok edebiyatçı için bir içsel temadır. Öyküsünü
büyük oranda değişim, başkalaşım, değerlerden uzaklaşma temeline oturtan
Mustafa Kutlu da ister istemez bu kavramı yaşamış, değerlendirmiş ve yazmıştır.
İlk öykülerinden son yazdıklarına kadar
bu coğrafyanın insan profilinin olumsuz olarak gördüğü kentsel akış üzerinden
yorumlamıştır. Kutlu’nun geleneksel yapının bozulması üzerinden yorumladığı
göç, aslında hiçbir mazeret kabul etmeyen, anlamsız, temelsiz bir eylemdir.
Olgunlaşmamış zihinler için cazip bir niyet olarak durması da onun b genel
yapısını değiştirmemiştir. Kutlu öyküsü bir yol öyküsüdür. Varacağı yer
olmasına rağmen kimsenin tam olarak nereye ulaşacağını bilmediği bir öykü.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 11 Eylül 2018 |
Kabul Tarihi | 10 Eylül 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 6 Sayı: 16 |