Bu çalışma Türkiye'nin Ortadoğu'da izlediği politikaya yeni bir bakış açısı ile
ele almaktadır. 1948'de İsrail kurulduktan sonra Arap dünyasında Yahudilere karşı
büyük bir tepki oluşurken aynı zamanda Arap ülkelerinde militan bir Arap
milliyetçiliğinin doğmasına neden oldu. Yeni akımın temel özelliği anti batıcı
olmasıydı. Araplar Yahudiler karşısındaki yenilgilerini ellerinde olan demode
silaha bağlarken aynı zamanda batılı devletlerin bu ülkeye yardım ettiğini de
savundu. Türkiye, NATO'ya üye olarak güvenlik sorunlarını çözerken aynı zamanda
batı ittifakının önemli bir üyesi oldu. Arap ülkelerinde batı düşmanlığı artarken
Türkiye batının bir ortağı olması Türklerle Arapların farklı politikalar izlemesine
neden oldu. Türkiye soğuk savaşın önemli bir aktörü olarak Ortadoğu'da daha aktif
bir politikaya yöneldi. Ancak gelişen olaylar Türkiye'nin beklediği gibi olmadı.
Bağdat Paktına tek Arap devleti olarak İrak katıldı. İrak, batı desteğini alarak Arap
dünyasının liderliğine soyunurken Mısır buna karşı çıktı. Çekoslovakya ile silah
anlaşması yapan Nasır, Pan Arap liderlinin en popüler ismi oldu. Süveyş'i
millileştirmesi onu Arapların lideri konumuna yükseltti. Bu krizler sonrasında
Sovyetler Birliği bölgeye girmesi tansiyonu artırdı. Türk-Suriye ilişkileri gerginleşti.
Bütün bunların sonucunda Türkiye, Ortadoğu'dan uzaklaştı.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mayıs 2005 |
Gönderilme Tarihi | 29 Ocak 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2005 Cilt: 9 Sayı: 35 |
Journal of Atatürk Yolu is licensed under CC BY-NC-ND 4.0