The treatment of thoracolumbar burst fractures is controversial since the criteria of stability for that fractures are not clear. In our prospective study we tried to determine the factors that affect the choice of treatment type by evaluating our functional and radiological results. Seventeen conservatively and seventeen surgically treated patients with thoracolumbar burst fractures were averagely followed up for twenty six months prospectively. All the patients had injured anterior and middle columns but intact posterior column without any neurological deficit. The radiological and functional results of both groups were analyzed statistically with Mann Whitney U and paired Wilcoxon tests. At the end of follow up; the difference between the values of local kyphosis angle, sagittal index, anterior vertebral height, and posterior vertebral height before the treatment were not statistically significant while the values of same criteria showed a meaningful difference after the treatment between the surgically and conservatively treated groups.There were also no difference between the rates of canal encroachment (CE) before and after treatment between two groups. The canal remodelation rate was higher in surgically treated group. The amount of canal encroachment did not effect the result of treatment. Denis scales are used to evaluate the functional status of our patients. There were no statistical difference between two study groups both for working status and pain status at the end of follow up period. We concluded that two column injured burst type thoracolumber vertebral fractures without neurological deficit can be treated conservatively or surgically. Factors such as medical status, economic costs and surgical experience should be taken in consideration for the determination of type of treatment.
Çalışmamızda: slabilite kriterlerinin açık ve kesin olmamasından dolayı tedavi seçimi oldukça tartışmalı olan torakolomber omurganın patlama tipi kırıklarının konservatif ve cerrahi yöntemle tedavilerinin sonuçları incelenip tedavi seçimine açıklık getirilmesi amaçlanmıştır. Torakolomber patlama tipi kırıklı on yedi hasta konservatif, on yedi hasta da cerrahi olarak tedavi edildi ve gruplar prospektif olarak ortalama yirmi altı ay izlendi. Her iki çalışma grubundaki hastalarda ön ve orta kolonu kırık, arka kolonu sağlam ve nörolojik kaybı olmayan omurga kırığı mevcuttu. Olgularımız radyolojik ve fonksiyonel olarak değerlendirilip elde edilen sonuçlar Mann Whitney U ve Wilcoxon eşleştirilmiş iki örnek testleriyle istatistiksel olarak değerlendirildi. Gruplar arasında radyografik parametrelerden lokal kifoz açışı, sagittal indeks, anterior vertebral yükseklik ve posterior vertebral yükseklik için tedavi öncesi değerler açısından istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edilemedi. Takip sonundaki değerler arasında ise gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark vardı. Kanal işgali için gruplar arasında hem tedavi öncesi hem de takip sonu için istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edilemedi. Ancak cerrahi grupta elde edilen remodelasyon daha hızlı idi. Kanal işgal oranı tedavi sonucunu etkilemedi. Fonksiyonel bulgular için ise gruplar arasında tedavi öncesi ve sonrası değerlerde istatistiksel anlamlı fark tespit edilmedi. Sonuç olarak iki kolonu kırık nörolojik kayıpsın patlama tipi torakolomber omurga kınklarının cerrahi veya konservatif olarak tedavi edilebileceği sonucuna vardık. Tedavi seçiminde hastanın tıbbi durumu, ekonomik maliyetler ve cerrahın tecrübesinin göz önünde tutulması gereken faktörler olduğuna inanmaktayız
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Orijinal Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 11 Eylül 2006 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1999 Cilt: 33 Sayı: 4 |