Objectives: To evaluate the results of treatment for tibial plafond fractures with the use of external fixation with closed or limited open reduction.
Methods: Twenty-two fractures of 21 patients (14 males, 7 females; mean age 28.2 years; range 19 to 52 years) were evaluated. According to the Ruedi and Allgower classification, the types of fractures were I, II, and III in four, four, and 14 patients, respectively. Four patients had grade I, four had grade II, and five had grade III open fractures. The tibial joint surface restoration was made by limited open reduction and minimal osteosynthesis (n=7); and fibular restoration with tubular plates (n=4), and Rush pins (n=6). The fixators were circular (n=8), monolateral (n=10), and hybrid (n=4). Primary otogeneous bone grafting was performed in four cases with metaphyseal bone defect, and skin grafting for soft tissue coverage in two cases. The results were evaluated according to the Teeny criteria. The mean duration for external fixation was nine weeks (6 to 15 weeks); the mean follow-up was 27 months (6 to 48 months).
Results: The results were excellent in five cases, good in five, fair in seven, and poor in five cases. Bone and soft tissue infections were not encountered. Complications included skin slought (n=3), malunion having more than 5° tilt on the tibial joint surface (n=4), and post-traumatic osteoarthrosis that required ankle arthrodesis (n=1).
Conclusion: Treatment with external fixators with limited open reduction or closed reduction is safe and effective in high energy fractures that may present an increased risk for wound healing problems when treated by the traditional method.
Amaç: Kapalı veya sınırlı açık redüksiyon ve eksternal fiksatör ile tedavi edilen tibia pilon kırıklarının sonuçlarını değerlendirmek.
Çalışma planı: Yirmi bir olgunun (14 erkek, 7 kadın; ort. yaş 28.2; dağılım 19-52) 22 kırığı değerlendirildi. Ruedi ve Allgöwer sınıflamasına göre dört olguda tip I, dört olguda tip II, 14 olguda tip III kırık saptandı. Olguların dördü grade I, dördü grade II, beşi grade III açık kırık idi. Tibia pilon eklem yüzeyini restore etmek için yedi olguda sınırlı açık redüksiyon ve minimal osteosentez; fibulanın restorasyonu için dört olguda tubuler plak-vida ve altı olguya intramedüller Rush çivisi ile osteosentez uygulandı. Sekiz olguda sirküler, 10’unda tek taraflı, dördünde hibrid tipte eksternal fiksatör kullanıldı. Metafizer kemik defekti bulunan dört olguda primer olarak otojen kemik grefti; yumuşak doku örtümü için iki olguda cilt greftlemesi yapıldı. Sonuçlar Teeny kriterlerine göre değerlendirildi. Eksternal fiksatörün kalış süresi ortalama dokuz hafta (6-15 hafta); ortalama takip süresi 27 ay (6-48 ay) idi.
Sonuçlar: Beş olguda mükemmel, beş olguda iyi, yedi olguda orta, beş olguda kötü sonuç elde edildi. Kemik veya yaygın yumuşak doku enfeksiyonu görülmedi. Olguların üçünde ciltte bül, birinde ayak bileği artrodezi gerektirecek artroz, dördünde tibial eklem yüzeyinde 5 dereceden fazla tilt yapan malunion görüldü.
Çıkarımlar: Yüksek enerji ile meydana gelen ve klasik yöntemlerle tedavi edildiklerinde yüksek oranda yara problemleri riski taşıyan tibia pilon kırıkları eksternal fiksatör ve sınırlı açık redüksiyon/kapalı redüksiyon tekniği ile güvenli ve başarılı bir şekilde tedavi edilebilirler.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Orijinal Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 11 Eylül 2006 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2001 Cilt: 35 Sayı: 5 |