Objectives: We evaluated the results of surgical management of hip instability in children with spina bifida (SB).
Methods: Twenty-eight hips of 26 patients (16 girls, 10 boys; mean age 4.5 years; range 3 to 6 years) were surgically managed for hip instability (subluxation/dislocation) associated with SB. Twenty-four patients (2 bilateral dislocations) had low-level lesions (L4-sacral) and a potential to walk, of which 16 patients presented with unilateral dislocation with functional problems including significant (>2 cm) limb-length discrepancy and scoliosis. Two patients had high-level lesions (thoracic-L3) associated with unilateral dislocations and were unable to walk. Those with a high-level lesion and some patients (9/26 hips) with a low-level lesion also had hip flexion contractures. Treatment included open reduction, pelvic osteotomy, proximal femoral osteotomy when necessary, and a spica cast. The patients were clinically and radiographically monitored for a mean of 38 months (range 30 to 48 months).
Results: Of 16 patients with functional problems, 14 patients had improvement in their gait patterns, while limb-length discrepancy and scoliosis persisted in two. The remaining 10 patients maintained their preoperative functional statuses. The mean range of motion of the hips decreased postoperatively; however, none of them developed joint stiffness. Early postoperative complications included superficial wound infections in three patients, and distal femoral diaphyseal fractures in two patients. Three patients required removal of the implants in the sixth month due to subcutaneous prominence thereof. Late radiographs of three patients showed recurrent subluxations, which did not require any intervention.
Conclusion: Although surgical treatment of hip problems associated with high-level lesions may be unrewarding in children with SB, those associated with low-level lesions can be successfully managed with proper surgical indications.
Amaç: Kalça instabilitesi nedeniyle ameliyat edilen spina bifidalı çocuklarda cerrahi tedavi sonuçları değerlendirildi.
Çalışma planı: Kalça instabilitesi (subluksasyon/çıkık) nedeniyle 26 hastanın (16 kız, 10 erkek; ort. yaş 4.5; dağılım 3-6) 28 kalçası ameliyat edildi. Yirmi dört çocukta alçak seviye (L4-sakral) lezyon ve yürüme potansiyeli (2 olguda iki taraflı çıkık) vardı; bunların 16’sında tek taraflı çıkık yanı sıra bacak boyu eşitsizliği (>2 cm) ve kompansatuvar skolyoz görüldü. Yüksek seviye (torasik-L3) tutulum ve tek taraflı çıkık olan iki çocukta yürüme yoktu. Yüksek seviye tutulumu olan iki hastada ve alçak seviye lezyonlu hastaların bir kısmında (9/26 kalça) kalça fleksiyon kontraktürü de saptandı. Kalça stabilitesinin sağlanmasına yönelik olarak açık redüksiyon, pelvik osteotomi, gerektiğinde femoral osteotomi ve pelvipedal alçı uygulamasına başvuruldu. Hastalar ortalama 38 ay (dağılım 30-48 ay) süreyle klinik ve radyografik olarak izlendi.
Sonuçlar: Bacak boyu eşitsizliği ve skolyoz olan 16 hastanın 14’ünde yürüme fonksiyonlarında gelişme görüldü; iki hastada eşitsizlik ve skolyoz devam etti. Diğer hastalarda, ameliyat öncesi fonksiyonel durumların ameliyat sonrasında korunduğu görüldü. Ameliyattan sonra kalçaların ortalama hareket açıklığı azaldı, fakat hiçbirinde eklem sertliği gelişmedi. Üç olguda yüzeyel yara enfeksiyonu, iki olguda distal femoral diyafiz kırığı dışında ameliyat sonrası erken dönemde komplikasyon gözlenmedi. Üç hastanın implantları, cilt altında belirginleşmeleri nedeniyle altıncı ayda çıkartıldı. Üç hastanın geç dönem radyografilerinde, girişim gerektirmeyen subluksasyon tekrarı gözlendi.
Çıkarımlar: Spina bifidalı çocuklarda, yüksek seviye lezyonlara bağlı kalça sorunlarında cerrahi tedaviden genellikle kaçınmak gerekirken, alçak seviye lezyonlarla birlikte olan kalça instabilitesinde başarılı sonuçlar alınabilmektedir.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Orijinal Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 11 Eylül 2006 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2005 Cilt: 39 Sayı: 1 |