Amaç: Majör göğüs cerrahisi uygulanan hastalarda gelişen omuz sıkışma sendromuna yönelik bir tedavi protokolü oluşturuldu ve bu protokolün sonuçları kontrol grubuyla karşılaştırıldı.
Çalışma planı: Koroner arter baypas ameliyatı sonrası omuz sıkışma sendromu gelişen 17 hastaya (15 erkek, 2 kadın; ort. yaş 62; dağılım 52-68) ve kontrol grubu olarak göğüs cerrahisi geçirmemiş, omuz sıkışma sendromu bulunan 17 hastaya (6 erkek, 11 kadın; ort. yaş 56; dağılım 43-67) steroid ve lokal anestezik tedavisi uygulandı. Enjeksiyon uygulaması subakromiyal, biseps tendonu çevresi, eklemiçi ve posterior perikapsüler alana yapıldı. Hastalara enjeksiyon sonrası en az altı hafta boyunca, Jackins fizik tedavi programını da kapsayan konservatif tedavi protokolü uygulandı. Hastalar tedaviden önce ve tedaviden sonra 3, 6, 9 ve 12. aylarda UCLA (University of California at Los Angeles) skorlamasıyla değerlendirildi.
Sonuçlar: Tedaviden önce her iki gruptaki hastaların tamamı UCLA skorlamasına göre kötü olarak değerlendirildi. Tedavi sonrası birinci yılda göğüs cerrahisi geçiren hastaların 12’si (%70.6) mükemmel, beşi (%29.4) iyi; kontrol grubunda ise beş hasta (%29.4) mükemmel, sekiz hasta (%47.1) iyi ve dört hasta (%23.5) kötü olarak değerlendirildi.
Çıkarımlar: Majör göğüs cerrahisi geçiren hastalarda oluşan omuz sıkışma sendromu, steroid-lokal anestezik enjeksiyonu ve kısa süreli konservatif tedaviye, toraks cerrahisi geçirmemiş kontrol grubuna göre çok daha iyi yanıt vermektedir. Hastaların ağrılarının kısa sürede azaldığı ve omuz hareketlerinin oldukça hızlı bir şekilde düzeldiği görüldü.
Objectives: A treatment protocol was developed for shoulder impingement syndrome in patients undergoing a major thoracic surgery and the results were compared with those of a control group.
Methods : Treatment with steroids and local anesthetics was administered to 17 patients (15 males, 2 females; mean age 62 years; range 52 to 68 years) who developed impingement syndrome after coronary artery bypass surg e r y, and to 17 control patients (6 males, 11 females; mean age 56 years; range 43 to 67 years) who did not have thoracic surgery but had impingement syndrome. Injections were made subacrom i a l l y, around the biceps tendon, intraarticulary, and in the posterior pericapsular area. After the injections, conservative therapy was given, which also included at least six weeks of the Jackins physical therapy program. The patients were assessed before and 3, 6, 9 and 12 months after the treatment with the use of the UCLA (University of California at Los Angeles) scoring system.
Results : Before the treatment, the UCLA scores were poor in all the patientsin both groups. The results of the treatment in the thoracic surgery group at the end of a year were excellent in 12 patients(70.6%) and good in five patients (29.4%). In the control group, five patients (29.4%) were rated as excellent, eight patients as good (47.1%), and four patients as poor (23.5%).
Conclusion: Compared to controls, patients that develop shoulder impingement syndrome following major thoracic surgery benefit from steroid-local anesthetic injections and short-term conservative therapy with a far better response characterized by early relief of pain and rapid improvement in the shoulder range of motion.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Orijinal Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 11 Eylül 2006 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2006 Cilt: 40 Sayı: 2 |