Amaç: Bu çalışmada, nörolojik defisiti olmayan ve stabil olarak değerlendirilen burst tipi torakolomber vertebra kırıklarında, kişiye özel yapılan torakolumbosakral ortez tedavisinin etkinliğinin araştırılması amaçlanmıştır.
Çalışma planı: Denis sınıflandırmasına göre torakolomber (T11-L2) burst tipi vertebra kırığı nedeni ile 2002-2009 yılları arasında konservatif tedavi uygulanan 26 hasta (14 erkek; 12 kadın; ortalama yaş: 46.03, dağılım: 18-64) çalışmaya alındı. On iki hastada yüksekten düşme (%46.2), yedi hastada araç içi trafik kazası (%26.9), dört hastada araç dışı trafik kazası (%15.4) ve üç hastada basit düşme (%11.5) etiyolojik neden olarak saptandı. Hastaların hiçbirinde nörolojik defisit yoktu ve MRG ile yapılan değerlendirmede posterior ligamentöz komplekste hasar bulunmamaktaydı. Hastaların klinik değerlendirmesinde Denis’in ağrı ve fonksiyonel skorlamaları kullanıldı. Radyolojik değerlendirmede kırık sonrası ve takiplerde bölgesel kifoz açısı, sagital indeks ve yükseklik kaybı yüzdesi ölçülüp istatistiksel olarak kıyaslandı. Ortalama takip süresi 48.5 (dağılım: 12-77) aydı.
Bulgular: Son kontrolde ağrı skoru ortalaması 1.65, fonksiyonel skor ortalaması 1.15 olarak bulundu. Yirmi hastanın travma öncesi iş veya aktivitelerine aynen, altı hastanın da hafif kısıtlamalarla geri döndüğü saptandı. Ortalama işe dönüş süresi 3.64 (dağılım: 2-6) ay olarak saptandı. Takip dönemi ölçümlerinde bölgesel kifoz açısı, sagital indeks ve yükseklik kaybı yüzdesi değerlerinin anlamlı olarak arttığı saptandı (p<0.05).
Çıkarımlar: Stabil tip torakolomber burst kırıklarının konservatif tedavisi yaygın olarak kabul gören bir uygulamadır. Erken dönemde kişiye özel yaptırılan TLSO uygulaması ile mobilizasyon sağlanması vertebral beden yüksekliği kaybına rağmen fonksiyonel açıdan etkili bir tedavi seçeneğidir.
Mobilizasyon; stabil burst tipi kırık; torakolomber kırık; TLSO korse
Objective: This study aimed to research the effectiveness of customized thoracolumbosacral orthosis treatment for stable burst type thoracolumbar vertebral fractures without neurological deficits.
Methods: The study included 26 patients (14 males, 12 females; mean age: 46.03 years; range: 18 to 64 years) conservatively treated for thoracolumbar (T11-L2) burst type vertebral fracture according to Denis classification between 2002 and 2009. Etiology were a fall from various heights in 12 patients (46.2%), motor vehicle accidents as an occupant in 7 (26.9%) and as a pedestrian in 4 (15.4%), and simple fall in 3 (11.5%). None of the patients had neurologic deficit and no damage was found in the posterior ligamentous complex in MRI evaluations. Denis pain and functional scales were used in the clinical evaluation. Local kyphosis angle, sagittal index and height loss percentage were measured in the radiologic evaluation. Post-fracture and follow-up values were compared. Mean follow-up period was 41.30 (range: 14 to 80) months.
Results: Mean pain and functional scores were 1.65 and 1.15 points, respectively, at the final followup. Twenty patients returned to their pre-trauma work and activities completely and six patients with small limitations. Mean period for returning to work was 3.64 (range: 2 to 6) months. Local kyphosis angle, sagittal index and height loss percentage values increased significantly at follow-up (p<0.05).
Conclusion: The conservative treatment of stable thoracolumbar burst fractures is widely accepted. Early mobilization with customized TLSO brace appears to produce effective functional results despite loss of vertebral body height.
Mobilization stable burst fracture thoracolumbar fracture TLSO brace
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Orijinal Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Aralık 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Cilt: 46 Sayı: 5 |