Amaç: Primer osteosarkomlu hastaların uzun vadeli tedavi sonuçları ve çeşitli prognostik faktörlerin sağkalım ve hastalıksız sağkalım üzerine etkileri değerlendirildi.
Çalışma planı: 1991-2005 yılları arasında primer osteosarkom nedeniyle tedavi edilen 180 hasta (111 erkek, 69 kadın; ort. yaş 21±10; dağılım 7-64) çalışmaya alındı. Yüksek dereceli tümörü olan 165 hastada genel ve hastalıksız sağkalım oranları Kaplan-Meier yöntemiyle hesaplandı. Yaş, cinsiyet, yerleşim yeri, tümör büyüklüğü, başvuruda metastaz varlığı, patolojik kırık, nekroz oranı, enfeksiyon gibi faktörlerin prognoz üzerine etkisi araştırıldı. Cerrahi tedaviden önce ve sonra hastalara kemoterapi uygulandı. Ortalama takip süresi 49.7 ay (dağılım 6-185 ay) idi.
Sonuçlar: Altmış dokuz hasta 16 yaşından küçük idi. Tümörler en sık femur distali (%47.2) ve tibia proksimalinde (%25) görüldü. On altı hasta patolojik kırıkla, 12 hasta metastaz ile başvurmuştu. Ortanca tümör büyüklüğü 10 cm idi. Genel sağkalım beş yıl için %68, 10 yıl için %60 olarak belirlendi. Hastalıksız sağkalım beş yıl için %50, 10 yıl için %44 bulundu. İncelenen faktörlerden sadece patolojik kırık ve başvuruda metastaz varlığının prognozu olumsuz etkilediği belirlendi.
Çıkarımlar: Çalışmamızda, en önemli prognostik faktörler olarak belirlenen metastazla başvuru ve patolojik kırık oluşumu genellikle geç başvuru ile ilişkilidir. Her türlü habis hastalıkta olduğu gibi osteosarkomda da erken başvurunun sağlanması ile daha yüksek sağkalım oranları elde edilebilir.
Objectives: We evaluated long-term treatment results of patients with primary osteosarcoma and the effect of prognostic factors on overall survival and disease-free survival.
Methods: Between 1995 and 2005, 180 patients (111 males, 69 females; mean age 21±10 years; range 7 to 64 years) were treated for primary osteosarcoma. Overall and disease-free survival rates were analyzed for 165 patients with high-grade osteosarcoma with the Kaplan-Meier method. The effects of potential prognostic factors were assessed, including age, gender, localization, tumor size, primary metastasis on presentation, the presence of pathologic fractures, necrosis rate, and infection. All the patients received chemotherapy before and after surgery. The mean follow-up period was 49.7 months (range 6 to 185) months.
Results: Sixty-nine patients were below 16 years of age. The most frequent involvement was in the distal femur (47.2%), followed by the proximal tibia (25%). Sixteen patients presented with a pathologic fracture, and 12 patients with metastasis. The median tumor size was 10 cm. The overall five- and 10-year survival rates were 68% and 60%, and disease-free survival rates were 50% and 44%, respectively. Only the presence of a pathologic fracture and primary metastasis on presentation were found to affect prognosis.
Conclusion: The two conditions, primary metastasis and a pathologic fracture, found as the most important prognostic factors in our study are mainly associated with late presentation. As in every malignant disease, early admission would provide better survival rates.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Orijinal Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 4 Eylül 2007 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2007 Cilt: 41 Sayı: 3 |