Günümüzde plastikler, düşük maliyetli olmaları ve düşük ağırlıkları nedeniyle yaygın şekilde kullanılmaktadır. Plastik kullanımına artan ilgi sebebiyle üretimi her geçen gün artmaktadır. Plastikler genel anlamda kullandıktan sonra atık olarak değerlendirilmekte ve doğa koşullarında fiziksel ve kimyasal yollarla mikroplastik ve nanoplastikler gibi küçük yapılara bölünürler. Fiziksel ve kimyasal etkileşim nedeniyle nanoplastiklere dönüştürülen daha büyük plastikler, nanoplastik üretmenin ikincil kaynağı olarak adlandırılır. Bununla birlikte, nanoplastikler ticari olarak da sentezlenmekte ve bunlara birincil kaynaklar denmektedir. Birincil kaynaklar sıklıkla kişisel bakım ürünlerinde, boyalarda, bir dizi elektronik cihaz üretiminde kullanılmaktadır. Boyutları nedeniyle nanoplastikler, hidrofobik özellikleri, yüzey yükleri, daha hızlı nüfus etmeleri ve taşınmaları gibi özellikleri sebebiyle bazı biyolojik süreçlere dâhil edilmektedir. Özellikle taşınımlarının büyük yapılara göre daha kolay olması sebebiyle birikme ve dolayısı ile toksik etkiye sebep olmalarının önüne geçmek amacıyla daha uzun moleküler zincir düzenlemeleri son yıllarda araştırılmaktadır. Nanoplastiklerin nasıl bir etkiye sahip olacağı büyük ölçüde harekeliliğine, esnekliğine, topaklanma durumundaki kararlılığına bağlıdır. Bu özellikler nanoplastikleri daha toksik hale getirir ve sadece insanlarda sağlık sorunlarına neden olmakla kalmayıp aynı zamanda deniz biyotasını ve karasal türleri de etkilemektedir. Diğer nanomalzemeler gibi, nanoplastikler üzerindeki araştırmalar teknolojideki sınırlamalar nedeniyle derin araştırmalar gerektirmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Mühendislik |
Bölüm | Derleme |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 5 Sayı: 1 |