Genetik yapısı değiştirilmiş organizma, modern biyoteknolojik yöntemler kullanılarak kendi cinsi dışında bir cinsten gen aktarılarak özellikleri değiştirilen hayvan-bitki ve mikroorganizmaları ifade etmektedir. Bu organizmalara doktrinde transgenik veya genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) adı verilmektedir. GDO ve ürünlerinin sosyal hayattaki kullanımının artması ve ticaret hacminin genişlemesi nedeniyle insan sağlığı üzerindeki riskler konusunda endişeler artmaktadır. GDO ve ürünleriyle beslenmenin veya bu ürünlerin yem olarak kullanımının kamu sağlığı üzerinde ciddi riskler taşıdığı bilimsel çalışmalarla ileri sürüldüğünden birtakım hukuksal düzenlemelerle anılan ürünlerin kullanımın düzenlenmesi amaçlanmaktadır.
Ülkemizde, 5977 sayılı Kanun ve bu kanuna dayanılarak çıkarılan yönetmelikte, söz konusu ürünlerin ithalatı, ihracatı, deneysel amaçlı serbest bırakılması, piyasaya sürülmesi ile kullanımına ilişkin başvurular belli bir usule bağlanmıştır. Bu usulün yönetilmesi için ilk olarak Biyogüvenlik Kurulu görevlendirilmişti. 09.07.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 703 sayılı KHK ile Biyogüvenlik Kurulu kaldırılmış olup, kurulun görevleri Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM)’ne verilmiştir. Kaldırılan kurulun yapısı objektif ve nesnel risk değerlendirmesi bağlamında doktrinde eleştirilmekte iken, başvuruların değerlendirilmesi ve neticelendirilmesi yetkisinin bakanlıkta toplanması ve idari sürecin tamamına bakanlığın hakim kılınması biyogüvenlik kaygılarını artırmaktadır. Çalışmamızda, başvuruların alınmasından itibaren idare tarafından yürütülen sürecin ve risk analizinin kamu sağılığının korunması bakımından yeterli olup olmadığı irdelenecektir. Burada teşkilat ve faaliyet boyutuyla değerlendirme yapılacaktır. Değişen idare anlayışına rağmen sürecin geleneksel bakanlık bürokrasi eliyle yürütülmesinin, bu ürünlerden kaynaklanan riskleri engelleme, insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunmasına etkisi tartışılacaktır.
GDO ve ürünleri için yapılan başvurular üzerine verilen idari kararların idari yargıdaki denetimi ortaya konularak tespit edilen usuli eksikliklere dair önerilerde bulunulacaktır. Genel yargılama usulü dışında bir usulün geliştirilmesinin mümkün olup olmadığı tartışılacaktır. Yargılama usulümüzde bazı konularda getirilen ivedi yargılama ve usuli güvençlerin, bu başvuruların yargısal denetiminden hangi ölçüde kullanılabileceği irdelenecektir. Yakın tarihte verilen Danıştay kararları üzerinden yargılama usulünün biyogüvenlik üzerindeki etkisi ortaya konulacaktır.
Geneği değiştirilmiş organizma biyogüvenlik idari usul idari yargı iptal davası
Genetically Modified Organisms (GMOs) refers to animal-plant and microorganisms whose characteristics are changed by transferring genes from a genus other than their own genus using modern biotechnological methods. These organisms are called transgenic or genetically modified organisms in the doctrine. Due to the increasing use of GMOs and their products in social life and the expansion of trade volume, concerns about the risks on human health are increasing. Since it is claimed through scientific studies that feeding on GMOs and their products or using these products as feed carries serious risks on public health, it is aimed to regulate the use of these products through certain legal regulations.
In Türkiye, the Law No. 5977 and the regulation issued on the basis of this law, the applications regarding the import, export, release for experimental purposes, placing on the market and use of these products are subject to a certain procedure. With the Decree Law No. 703 published in the Official Gazette dated 09.07.2018, the Biosafety Board was abolished and its duties were assigned to the General Directorate of Agricultural Research and Policies (TAGEM). While the structure of the abolished board has been criticised in the doctrine in the context of objective and objective risk assessment, the fact that the authority to evaluate and finalise the applications is gathered in the ministry and the ministry dominates the entire administrative process raises biosafety concerns. In our study, it will be examined whether the process and risk analysis carried out by the administration since the receipt of the applications are sufficient to protect public health. Here, an assessment will be made in terms of organisation and activities. The impact of the execution of the process by the traditional ministerial bureaucracy despite the changing administrative understanding on the prevention of risks arising from these products and the protection of human, animal and plant health, environment and biodiversity will be discussed.
In addition, administrative judicial review of administrative decisions on applications for GMOs and products thereof will be analysed and suggestions will be made regarding the procedural deficiencies identified. It will be discussed whether it is possible to develop a procedure other than the general judicial procedure. The extent to which expedited proceedings and procedural safeguards introduced in our judicial procedure can be utilised in the judicial review of these applications will be examined. The impact of the judicial procedure on biosafety will be analysed through recent decisions of the Council of State.
Genetically Modified Organisms biosecurity administrative procedure administrative judiciary annulment case
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 30 Aralık 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 27 Mayıs 2023 |
Kabul Tarihi | 1 Ağustos 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 5 Sayı: 2 |
ASBÜ Hukuk Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.