In the Middle Ages, the state will be structured in a different way from the Early Ages and will take on a religious color in both the Christian and Islamic worlds. However, again unlike the societies of the Early Ages, those representing the political authority would not have a sacred, religious identity; the function of representing religion would pass to the popes and priests. With these functions, the popes will act as a tutelary authority over the political powers and this dual leadership in Western European states will continue until the middle of the New Age. Instead of directly seizing political power, Christian clergy preferred to control it. Thus, they kept both religious and political power under their control. From time to time, political powers attempted to break the influence of the clergy. However, they failed every time. Because the clergy had the trump card of excommunication. This was how they neutralized the political power holders who attempted to break their authority. For those who were not in political power (mostly scientists who shook the Christian faith with new scientific discoveries), they used the Inquisition courts. With the emergence of the Renaissance in the 15th century and the Reformation in the 16th century, the authority of the popes began to be questioned in Western Europe, and it was only in the second half of the 17th century that these movements were able to achieve their goals.
Orta Çağ’da devlet, İlk Çağ’dan farklı bir şekilde yapılanacak ve hem Hristiyan hem de İslam dünyasında dinî bir renk alacaktır. Ancak gene İlk Çağ toplumlarından farklı olarak, siyasi otoriteyi temsil edenlerin bir kutsiyeti, dinî hüviyeti olmayacak; dini temsil fonksiyonu papalara, papazlara geçecektir. Papalar bu fonksiyonları ile siyasi ik-tidarlar üzerinde bir vesayet makamı gibi hareket edecekler ve Batı Avrupa devletlerindeki bu iki başlılık, Yeni Çağ’ın ortalarına kadar devam edecektir.
Hristiyan din adamları siyasi iktidara doğrudan el koymak yerine, iktidarı kontrol etmeyi tercih ettiler. Böylece hem dinî hem siyasi iktidarı kendi kontrollerinde tuttular.
Siyasi iktidarlar zaman zaman din adamlarının nüfuzunu kırmaya teşebbüs ettiler. Ancak her seferinde başarısız ol-dular. Zira din adamlarının elinde aforoz gibi bir koz vardı. Otoritelerini kırmaya teşebbüs eden siyasi iktidar sa-hiplerini böylece tesirsiz hale getiriyorlardı. Siyasi iktidar sahibi dışındakiler için de (daha çok yeni ilmî keşifler-le Hristiyanlık akidesini sarsan ilim adamları) Engizisyon mahkemelerini devreye sokuyorlardı.
15. yüzyılda Rönesans, 16. yüzyılda ise Reform hareketlerinin ortaya çıkmasıyla, Batı Avrupa’da papaların otorite-si sorgulanmaya başlanmış ve bu hareketlerin hedeflerine ulaşması 17. yüzyılın ikinci yarısında ancak mümkün olabilmişti.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyoloji (Diğer) |
Bölüm | Tarih |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Ocak 2025 |
Gönderilme Tarihi | 15 Ağustos 2024 |
Kabul Tarihi | 23 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 13 Sayı: 1 |