Amaç: Eğitim araştırma hastanesinde gerçekleştirilen bu çalışmada, mavi kod (MK) hizmetimizde, MK aktivasyonu ve kardiyopulmoner resüsitasyon (KPR) sonuçlarınının değerlendirilmesi amaçlandı.
Gereç ve yöntem: Bu çalışmada; hastanemize ait MK formları retrospektif olarak tarandı. Formlara; demografik veriler, tanı, kalp durması ve MK verilme zamanı ve yeri, MK verildikten sonra ekibin hastaya ulaşma zamanı, sonra hastanın kalp ritmi, solunum ritmi, hastaya uygulanan KPR süresi, endotrakeal entübasyon durumu, defibrilasyon yapılıp yapılmadığı gibi sonuçlar kaydedildi.
Bulgular: Çalışmada toplam 302 MK çağrısı olduğu tespit edildi. Hastaların yaş ortalaması 71.00 (±14.65) yıl idi. Çağrılara ulaşma süresi ortalama 1.15±0.49 (1-6) dakika ve ortalama KPR süresi 14.40±19.59 dakika idi. MK çağrısı verilen birimlere bakıldığında, çağrıların 142’si (%47.0) nöroloji yoğun bakım ünitesinden, 48’i (%15.9) göğüs hastalıkları servisinden, 30’u (%9.9) palyatif bakım ünitesinden yapıldığı saptandı. MK verilmesinin uygunluğu değerlendirildiğinde; 255’inin (%84.4) doğru, 47’sinin (15.6) yanlış olduğu tespit edildi. MK %40.4 kardiyak arrest nedeniyle verildiği görüldü. Hastaların 129’una (%42.7) KPR yapıldığı; 241’ine (%79.8) ise entübasyon yapıldığı belirlendi. Çalışmamızda sağ kalım oranı %75.2 ve yoğun bakıma transfer oranı ise % 80.1 olarak saptandı.
Sonuç: Hayati önem taşıyan MK sisteminin hastanemizde uygun sürede gerçekleştiği, ancak yanlış MK verilme oranlarımızın halen yüksek olduğu saptanmıştır. En fazla MK verilen birimin nöroloji yoğun bakım olduğu belirlendi. Sağlık çalışanlarının MK verilme endikasyonları konusunda daha bilinçli hale getirilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
yoktur
Objective:In this study conducted in a training and research hospital, it was aimed to evaluate the results of code blue (CB) activation and cardiopulmonary resuscitation (CPR) in our CB service.
Materials and methods: In this study; CB forms belonging to our hospital were scanned retrospectively. Demographic data, diagnosis, cardiac arrest and time and localization of CB administration, time to reach the patient after CB administration, then the patient's heart rhythm, respiratory rhythm, duration of CPR, endotracheal intubation status, and whether defibrillation was performed or not were recorded to the forms.
Results: During the study period, it was determined that there were a total of 302 CB calls. The mean age of the patients was 71.00 (± 14.65) years. The mean time to reach the calls was 1.15± 0.49 (1-6) minutes and the mean CPR time was 14.40 ± 19.59 minutes. Considering the units for which a CB call was given, it was determined that 142 (47.0%) of the calls were made from the neurology intensive care ünit, 48 (15.9%) from the chest diseases service, and 30 (9.9%) from the palliative care unit. When the suitability of CB administration is evaluated; it was determined that 255 (84.4%) were correct and 47 (15.6) were wrong. It was seen that 40.4% of CB was given due to cardiac arrest. It was determined that 129 (42.7%) of the patients had CPR, considering the conditions of intubation; it was applied to 241 (79.8%) it was found that 255 (84.4%) patients were given codes in accordance with the CB indication. In our study, the survival rate was 75.2%, and the transfer rate to intensive care was 80.1%.
Conclusion: It was found that the CB system was performed in our hospital in the appropriate time, but the rates of false CB administration are still high. It was determined that the unit with the most CB was neurology intensive care. We believe that healthcare professionals should be made more aware of CB indications.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Klinik Tıp Bilimleri |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 3 Temmuz 2021 |
Gönderilme Tarihi | 7 Aralık 2020 |
Kabul Tarihi | 23 Ocak 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 2 Sayı: 1 |