Pablo Picasso, yaşamı boyunca ürettiği eserlerle, yirminci yüzyılın dehası olarak nitelendirilmeyi hak eden
bir sanatçıdır. Picasso’nun eserleri değerlendirmelerde, resim içinde resim olarak anlatılsa ve üsluba bağlı
olmadığı belirtilse de kendisine özgü bir üsluba sahip olduğu fikri hakimdir. Sanatçının Antik Yunan ve Roma
klasiklerine duyduğu hayranlık, daha sonraki dönemlerindeki çalışmalarına konu olmuştur. Çalışmamızda,
Picasso’nun anlatım gücünü, resimlerinde görünenin ötesine uzanan sanatının farklı gerçeklikleri ve bu
gerçekliklerle oynadığı oyunun Pan ile nasıl buluştuğunu inceledik. Bu makale, Picasso’nun İkinci Dünya
Savaşının sonunda, 1946 yılında yerleştiği Fransa’nın, Antibes kentinde tamamladığı dokuz adet mitolojik Pan
portresinin arketipler bağlamında bir keşfi ve yorumlanmasına dayanmaktadır. Picasso için Pan figürü küçük
yaşlardan itibaren önem kazanmış, ilki onüç yaşında olmak üzere, ilerleyen yaşlarında bu konudaki
çalışmalarına yoğunluk vermiş ve yüzlerce Pan görseli üretmiştir. Picasso, Pan’la kendisini özdeşleştirerek, bir anlamda ruhunu tamamen bağımsız bırakmıştır. Çalışmamızda, Picasso’nun ruhunu keşfetmek ve onu içsel
yolculuğunu ortaya çıkarmak için arketipsel hayal gücünün aracı olarak kullanması üzerine resimleri
irdelenmektedir.
Pablo Picasso is an artist who deserves to be described as the genius of the twentieth century, with
the works he produced throughout his life. Although Picasso’s works are described as picture-in-picture and it
is stated that he does not depend on the style, the idea that he has a unique style is dominant. The artist’s
admiration for the Ancient Greek and Roman classics became the subject of his later works. In our study, we
examined Picasso’s power of expression, the different realities of his art that goes beyond the visible in his
paintings, and how the game he plays with these realities meets Faun. This article is based on exploration and
interpretation of nine mythological Faun portraits completed by Picasso in the city of Antibes, France, where
he settled in 1946, at the end of the Second World War, in the context of archetypes. The figure of Faun gained
importance for Picasso from an early age, he concentrated on his work on this subject in his later years, the
first of which was thirteen years old, and produced hundreds of his visuals. By pairing himself with Faun,
Picasso freed himself in a sense. In our study, Picasso’s paintings on his use of archetypal imagination as a tool
to explore his soul and reveal his inner journey are examined.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Mart 2022 |
Gönderilme Tarihi | 28 Şubat 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 2 |