The relationship between art and nature has persisted since the earliest known artistic creations. Throughout history, nature’s manifestation in artworks followed a relatively consistent pattern, but this began to change in the 20th century. With the emergence of Land Art in the 1960s, artworks expanded into public spaces, and by the 1980s, ecological issues had become a part of artists’ agendas. Since then, discourses on ecological and environmental art have been reiterated through various works and have become integrated into the art world. From the early examples of ecological art to the present day, artworks frequently incorporate living plants. Within the scope of this research, the impact of living artworks on viewers and the reasons why artists include living plants in their creative processes have been questioned. Various interpretations and analyses have been made regarding the viewer’s thoughts during their interaction with living artworks and the lasting impact of these works. It is believed that living artworks enable urban individuals to reconnect with nature and foster environmental awareness. Additionally, the underlying messages of the works offer insights into the relationship between nature and humanity.The transformation of a living being into an art object, as well as the need for nourishment and care of such artworks, has been identified as an unexplored aspect of the research and set aside for future investigation.Within this context, Hans Haacke’s Grass Grow, Joseph Beuys’ 7000 Oaks, Lauren Berkowitz’s Manna and Sustenance, and Agnes Denes’ Living Pyramid have been identified as key examples of living artworks worthy of examination.In conducting this research, literature review and artwork analysis methods were employed.
ecological art living artwork sustainability sustainable art art and nature
Sanat ve doğa ilişkisi bilinen ilk sanatsal yaratımlardan bu yana süregelmektedir. Tarih boyunca doğanın eserlere tezahürü benzer seyretmişken, 20. yüzyıl itibariyle değişkenlik göstermeye başlamıştır. 1960’larda başlayan arazi sanatı ile birlikte eserler kamusal alana yayılmış ve 1980’li yıllardan itibaren ekolojik sorunlar sanatçıların gündemlerinden biri haline gelmiştir. Günümüze kadar ekolojik sanat ve çevre sanatı söylemleri, çeşitli eserlerle yinelenerek sanat dünyasına mal olmuştur. Ekolojik sanatın ilk örneklerinden günümüze kadar geçen süreçte ise sıklıkla eserlerin canlı bitkilerden oluşması durumuyla karşılaşılmaktadır. Araştırma kapsamında, yaşayan eserlerin izleyici üzerindeki etkisi ve sanatçıların üretim sürecinde hangi amaçla canlı bitkileri çalışmalarına dâhil ettikleri sorgulanmıştır. Alımlayıcının canlı eserle teması esnasında düşünceleri ve eserin bıraktığı etkinin kalıcılığı üzerinde çeşitli yorum ve analizler yapılmıştır. Yaşayan sanat eserlerinin, şehirlerde yaşayan bireylerin doğa ile buluşması ve farkındalık kazanmasının sağlandığı düşünülmektedir. Bunun yanı sıra eserlerin alt metinlerinde doğa ve insan arasındaki ilişkiye dair çıkarımlar yapılmıştır. Bir canlının sanat nesnesi haline gelmesi ve sanat eserinin beslenme ve bakıma ihtiyaç duyması araştırmanın irdelenmeyen yönü olarak belirlenmiş ve ilerleyen süreçlerde araştırılmak üzere rafa kaldırılmıştır. Hans Haacke’ın “Grass Grow” adlı çalışması, Joseph Beuys’un “7000 Oaks” adlı çalışması, Lauren Berkowitz’in “Manna” ve “Sustenance” adlı çalışmaları ve Agnes Denes’in “Living Pyramid” adlı çalışmasının yaşayan sanat eseri olarak incelenmesi gerekli görülmüştür. Araştırma gerçekleştirilirken, literatür tarama ve eser analizi yöntemlerinden faydalanılmıştır.
ekolojik sanat yaşayan sanat eseri sürdürülebilirlik sürdürülebilir sanat sanat ve doğa
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Güzel Sanatlar, Görsel Sanatlar (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Eylül 2025 |
Gönderilme Tarihi | 21 Temmuz 2025 |
Kabul Tarihi | 16 Eylül 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 9 |