Günümüzde iz bilimi ve adli tıp vasıtasıyla elde edilen veriler, maddi hakikati
ortaya çıkarmada ve nizalara son vermede muhakeme hukukunun vazgeçilmez
unsurları olmuştur.
Hakkı ispat eden, olayla ilgisi olup, olayı yansıtan, akla uygun her türlü araç
ve vasıtanın delil olarak değerlendirildiği İslâm Hukuku, kriminalistik ilminin daha
ortaya çıkmadığı, tıp ilminin bugünkü seviyede gelişmediği bir dönemde ortaya
çıkmıştır. Ancak İslâm Muhakeme Hukukunda günümüz kriminal ve adli tıp
çalışmalarını anımsatan bazı uygulamalar ile davaların çözümlenmesine çalışıldığı
görülmektedir. Kaynaklardaki bilgilerden, gerek Hz. Peygamber (s.a.v)’in, gerekse
Hulefâ-i Râşidîn’in ve bazı kadıların muhakeme esnasında günümüz kriminalistik ve
adlî tıp çalışmalarına benzer bir takım metotları denediği anlaşılmaktadır. Fıkıhta da
muhakeme esnasında bu tarz metotlarla hüküm vermenin mümkün olup olmadığı
tartışılmış, karşı görüşte olan İslam âlimleri, bu tür metotların şüphe ve hatadan arî
olmadığı şeklinde endişelerini dile getirmişlerdir.
İslam Hukuku kaynaklarındaki günümüz iz bilimi ve adli tıp uygulamalarını
anımsatan örneklerin basit olduğu görünse de, o günün imkânlarıyla olayın
çözümlenmeye çalışılması, iz bilimi ve adli tıpa gösterilecek önemi yansıtabilecek
niteliktedir.
Birincil Dil | tr;en |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2010 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2010 Sayı: 33 |