Din filozofları, geleneksel anlamda Tanrı hakkında konuşmanın imkâ-
nından hiçbir zaman kuşku duymamışlardır. Ancak yirminci yüzyılda ortaya
çıkan mantıkçı pozitivistler, din ve metafizikle ilgili söylemleri, deneysel gözleme
dayanmadıkları gerekçesiyle reddetmişler, onları anlamsız ifadeler olarak
nitelendirmişlerdir. Bilimi dilin anlamlı kullanımı için bir rehber olarak gören
mantıkçı pozitivistler, ifadeleri anlamlı ve anlamsız diye belirleyebileceğimiz
bir ölçütün varlığını gündeme getirerek, bu ölçütü doğrulanabilirlik kriteri diye
adlandırdılar. Kavramsal çözümleyiciler ise, dili dışsal gerçekliğe bağlayan anlam
ölçütü yerine, onun kullanımı üzerinde durmuşlardır. Onlara göre dini ve
metafizik ifadeler, kullanıldıkları bağlam içersisinde bir anlam ifade etmektedirler.
Wittgenstein’ın ikinci döneminde geliştirdiği “dil oyunları”ndan hareket
eden kavramsal çözümleyiciler, dini ifadelerin de kendilerine has bir mantığı-
nın olduğunu savunmuşlardır. Makalemizde bu akımların geliştirdikleri kuramları
inceleyeceğiz.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2011 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Sayı: 35 |