Öz
Doğu halklarına özgü epik tefekkürün en eski dönemlerine ait özelliklerini bünyesinde barındıran ve Türk boyları poetik dehasının ender abidelerinden biri sayılan Oğuz-nâme, sözlü ve yazılı edebi geleneklerin gelişmesini olumlu yönde etkilemiştir. Oğuzların en eski atalarıyla ilgili etnogenetik mitlerin epik dönüşümü sonucunda 10-11. yüzyıllarda Sırderya nehri çevresinde büyük epik eser Oğuz-nâme ortaya çıkmıştır. O dönemde halk destanlarını icra eden bahşı, cirav ve ozanlar repertuarında yer alan bu eserin bir kaç varyantı şekillenmiştir. Mezkûr destanın günümüze kadar birkaç el yazma nüshası korunmuştur. Bu nüshaların bir tanesi Paris’teki Bibliotheque Nationale de France’ın Türkçe Eserler Bölümünde 1001 numara ile kayıtlıdır. 11. yüzyılın sonu 12. yüzyılın başlarında Turfan’da Uygurca tensih edilen mezkûr nüsha A. Sherbak tarafından yayımlanmıştır. Özbekistan Cumhuriyeti Bilimler Akademisi Şarkşinaslık Enstitüsü El Yazmalar Arşivinde de Oğuz-nâme’nin iki nüshası mevcuttur. Malum olduğu üzere Oğuz-nâme eski Türk folklorundaki mitik motifler temelinde oluşturulmuştur. Bu yüzden Oğuz Han ile ilgili bu destan geneolojik mit esasında kurgulanmış epik eser sayılmaktadır. İlkönce ozanların dilinde ilden ile nesilden nesle yayılan bu eser sonradan yazıya aktarılarak yazma eser olarak kayıtlara geçmiştir. Onun esas motifleri, Türk boyları folklorundaki birçok epik eser ve geneologik efsanelerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Bununla birlikte Orta Asya tarih yazarlığında belli şecere ya da sülalenin tarihini Oğuz-nâme’nin içeriğine ve bu eserde anlatılan mitolojik olaylara dayanarak yazmak bir gelenek haline gelmiştir. Bu ise mezkûr eserin oldukça önemli tarihî, edebî kaynak olduğunu göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Oğuz-nâme, mitoloji, motif, Taşkent nüshası.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 23 Şubat 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Sayı: 58 |