Planlamada havza yaklaşımı, öncelikle bu ünitelerin birbirinden farklı ekosistemleri
barındırması esasına dayanmaktadır. Yeryüzünde her havza, kendine özgü nitelikleriyle diğer
havzalardan ayrılır. Bu nedenle, bir havza için ortaya konulan bulguları ve önlemleri diğer
bir havzaya aynen uygulama olasılığı yoktur. Havza yönetimi, özellikle toprak, su ve biyolojik
(flora ve fauna) kaynakların olumsuz etkilenmeksizin, istenilen ürün veya hizmetleri sağlamak
için barındırdığı doğal kaynakların kullanımını yönlendirme ve organize etme sürecidir. İdari,
siyasi veya ekonomik gibi değişken ayrımlardan uzak; tamamen doğal (jeolojik- jeomorfolojik-hidrografik)
ayrıma dayanan havza sınırları, doğal kaynakların korunması ve sürdürülebilir
kullanımların planlanması açısından uygun bir ünitedir. Bu anlamda, doğal kaynakların
yönetiminde havza ölçeğinin esas alınması daha gerçekçidir. Teoride planlama açısından son
derece uygun olan havza sistemi, planlama faaliyeti aşamasında bazı zorluklar da yaratabilmektedir.
Özellikle havza kavramının çok boyutluluğu ve disiplinler arası niteliği gereği,
karmaşık sorunlarla karşılaşılmaktadır. Türkiye’de havza tabanlı planlamalar ise, daha çok
erozyon, ıslah ve kalkınma ağırlıklı çalışmalarla başlamış olup, kamu kurumlarının desteğinde
devam ederek, günümüzde Havza Koruma Eylem Planlarına dönüşmüştür.
Birincil Dil | tr;en |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Nisan 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Cilt: 16 Sayı: 2 |