Günümüzdeki hikâye ve romanın aslı Klasik edebiyattaki
mesnevilere dayanmaktadır. Çünkü hikâye ve romanlarda yer alan üç hâl kanunu
yani zaman, mekân ve
şahıs kadrosu mesnevilerde de aynen manzum olarak yer alır. Divan edebiyatında
çok eski gelenekten kaynaklanan bir husus nazmın nesirden daha ön planda
olduğudur. Bundan dolayı bütün edebi türler, fıkıh, tıp, tefsir gibi eserlerde
bile nesirle değil, nazımla anlatım yolu genellikle tercih edilmiştir.
Dolayısıyla dönemin hikâye ihtiyacı da çoğu zaman nesirle değil, nazımla
karşılanmıştır. Bunun için kafiye bulma kolaylığından dolayı ve konuyu ihata
etmede en uygun nazım şekli mesnevi olmuştur. Şiir dışına çıkmak istemeyen ama
hikâye anlatmak isteyen kişiler çözüm yolu olarak mesneviye başvurmuşlardır. Hüsn
ü Aşk isimli tasavvufi ve alegorik bir eser yazan Şeyh Gâlib de divanında
mesnevi nazım şekliyle manzum hikâyeler kaleme almıştır. Hikâyelerinde nasihat
verme tavrını da sergileyen Şeyh Gâlib sekiz tane manzum hikâye kaleme almıştır. Hikâye-hikâyet
başlıklarıyla da manzum hikâye yazdığını haber vermiştir. Bu tebliğde manzum
hikâye geleneği hakkında kısaca bilgi verildikten sonra Şeyh Gâlib Divanı’nda
yer alan sekiz manzum hikâye, şekil ve muhteva bakımından değerlendirilecektir.
Hikâyelerde geçen beyitlerin bazıları günümüz Türkçesi’ne aktarılarak verilmek
istenen nasihat ya da ana fikir ifade edilmeye çalışılacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | June 15, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 23 Issue: 2 |