Kur’ân’da he-ce-re sülasi fiilinin türevleri kullanılmıştır. Bunlardan biri müfâale kalıbından “hicret
etmek, göç etmek” anlamındaki mühâceret, diğeri yine bu kalıptan ism-i fâil olup “hicret eden,
bir beldeden başka bir beldeye giden, bulunduğu yeri terk eden” anlamındaki muhâcir kavramıdır.
Çalışmamızda Kur’ân’da muhâcir kavramının göç edilen yer bakımından delalet ettiği anlamları
ve muhâcirlerin yaşadıkları zorluk ve sıkıntıları, bunlara karşı gösterdikleri sabır ve samimiyetin
Allah tarafından nasıl karşılandığını, kendilerine dünya ve ahirette neler vadedildiğini tespit etmeye çalıştık. Bu makalede, Kur’ân’da müminlerin imandan sonra en önemli vasfı olarak nitelenen
hicret etmenin/ Muhâcir olmanın, onlar için bir imtihan vesilesi, hoşgörü, diğergamlık ve dünyevi
arzuların terkinin, teslimiyetin de nişanesi olduğunu, Muhâcir-Ensâr arasındaki kardeşliğin devlet
kurmadaki fonksiyonuna ve hicret sonucu yapılan hukuki düzenlemeleri, Hz. Peygamber’den önce
hicretle emrolunan muhâcir peygamberlerin varlığını da tespit ettik. Ayrıca Kur’ân’a göre, bütün
zorluklarına rağmen hicretin, birlikte var olmak ve devlet oluşturabilmek için bir fırsat vesilesi
olduğunu tespit etmeye çalıştık.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | December 27, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 26 Issue: 4 |