Kültürel birikim; aynı coğrafyanın kültür bakiyelerinin zamandan zamana, insandan insana aktarılarak mamur hale getirilmesiyle vuku bulmaktadır. Dahası kültür hatırlanabildiği ve korunarak değerli kılındığı sürece bir öncekinin bir sonrakine aktarabildiği bir mirastır. Ancak yeryüzünde pek az coğrafya bu mirastan hissesine düşeni alabilmiştir. Bu noktada Anadolu neredeyse insanlık kadar eski olan tarihiyle kültür bakiyesini zenginleştirmiş ve malik olduğu zenginliği miras statüsüne eriştirmiştir. Öyle ki, bu zenginlik değişen dünya düzeniyle birlikte pek çok sektör için ticari bir meta hüviyeti kazanmaya başlamıştır. Bu sektörlerin başında hiç şüphesiz ki, turizm gelmektedir. Gerçekten de turizm paydaşları özellikle 20. yüzyılın ortalarından itibaren kültürün pazarlanabilen bir meta olduğuna kanaat getirmiştir. Böylece kültüre dayalı rotalar oluşturarak sektöre ivme kazandırmaya çalışmışlardır. Ancak başta Avrupa olmak üzere dünyanın pek çok yerinde uygulana gelen kültür rotası seyahatleri, kültürel birikim noktasında büyük bir zenginliğe sahip olan Türkiye’de emsallerine göre sınırlı kalmıştır. Bu nedenle disiplinler arası nitelikte olan bu çalışmada modern Türkiye’nin sınırları dâhilinde pek çok kültür rotası çizilebileceği öngörülmüştür. Dahası bunlar arasında Türk-İslam rotasının coğrafi olarak Orta Asya’dan başlayıp Anadolu üzerinden Avrupa’ya kadar götürülebileceği vurgulanarak ve Büyük Selçuklu Sultan’ı Alparslan’ın özelinde hareket edilerek, sultanın Malazgirt Zaferi öncesi Anadolu’da gerçekleştirdiği fetih güzergâhı temel alınarak, bir kültür rotası önerisi sunulmuştur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 7 Sayı: 4 |
По всем вопросам приема статей и выпуска очередных номеров обращаться в редакцию соответствующего журнала