Son günlerde sıkça karşılaştığımız/yönelttiğimiz “Venezuela’da neler
oluyor?” sorusu, esasında yeni bir soru değil. Bundan 25 yıl önce yine başkent
Caracas’ta “gecekondu mahallerinin tepeden indiği gün” olarak anılan El
Caracazo ayaklanmasının patlak verdiği 27 Şubat 1989’un ardından, Batı
medyası uzun süre aynı soruyu sormuştu. Venezuela’da ne olmuştu? Nasıl
olmuştu da “Güney Amerika’nın en istikrarlı demokrasisi patlamıştı”?
Neoliberal politikalara tepki olarak gelişen El Caracazo, 40 yıllık Punto Fijo
rejimine son vererek Chávez’i iktidara getiren süreci tetiklemiş; ancak
Chávez’in öncülüğünde gelişen Bolivarcı Devrim süreci boyunca da aynı soru
gündemden hiç düşmemişti: Venezuela’da neler oluyordu? Yaşanan süreç
gerçekten bir “devrim” miydi? Bölgedeki ABD hegemonyası sona mı eriyordu?
Chávez’in ölümünün ardından aynı soru, bu sefer gelecek zamana yöneltildi:
Venezuela’da şimdi ne olacaktı? Bolivarcı Devrim, Chávez’siz ayakta
kalabilecek miydi? “Latin Amerika solu, Chávez’le birlikte ölecek miydi”? Ve
işte bugün bir kez daha, Caracas’ta hükümet karşıtı gösterilerin yol açtığı şiddet
olaylarından “derin endişe duyuyor” ve Venezuela’da ne olup bittiğini
anlamaya çalışıyoruz.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İşletme |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2014 |
Gönderilme Tarihi | 31 Temmuz 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 69 Sayı: 01 |