İnsan Hakları, çağırnızda, yeni boyutlar kazanm~tır. Bununla şunu demek istiyorum: "İnsan Hakları" diye bir öğreti oluşmuştur: "İnsan"ı değerlendiren, yücelten bir öğreti.. Bu öğreti, aynı zamanda, iç hukuku da, uluslararası hukuku da belirliyor (determiner). İç hukuklar, artık, "insan hakları" denen kavram üzerinde kuruluyor, gelişiyor. Devletin gücü (puissance de l'Etat>, hatta ulusun egemenliği (souverainete national) bile, insan hakları kavramı ile çevriliyor; ve şöyle deniyor: Egemenlik, artık, bir Tacın (crown) bir Hanedanın, bir zümrenin değildir; Egemenlik ulusundur: hem de kayıtsız-şartsız olarak ... Evet, ulus, egemenliğini kimse ile paylaşmaz. Ama, ulus bile, siyasall-yargısal-yönetimsel temsilcileri aracılığı ile bu egemenliğini kullanır iken, o kadar serbest değildir; bir koşula sınıra bağlıdır: İnsan Hakları... Demek ki, devlet gücünün çağdaş sınırı, ulusal egemenliğin, çağdaş sınırı "İinsan Hakları"dır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Çalışma Ekonomisi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 1980 |
Gönderilme Tarihi | 31 Temmuz 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1980 Cilt: 35 Sayı: 01 |