Albanians
are Balkanic people whose important portion have scattered throughout the
region. With the Cold War Albanians had to live within a country which had
isolated itself under its communist rulers from the rest of the world. However,
after the Cold War following the collapse of the communist regimes in the
region, Albania also underwent outstanding changes with the increasing attention
and interests of the Western powers, primarily US and the European Union. With
the new millennium the country entered into a phase of Westernization, in other
words, democratization and modernization. Although the anticipated impetus of
reform has not been acquired so far, at least with the introduction of the
market economy and widespread privatization foreign capital has been lured to
the country and a considerable economic development gathered its pace. On the
other side, the complementary part, i.e., reform in the judiciary,
administration as well as political institutions are waiting their turn to be
materialized yet.
In the
democratization of Albania external as well as internal elements played
important roles. Geographical proximity has rendered the European Union to show
interest to the country and vise versa. Although, in initial phases the
European Union could not play a decisive role in the course of the
modernization of the country, yet after extracted lessons from its former
experiences, it devised more constructive policies toward the region and the
country. Hence, over time, the European Union has become the major actor in the
democratization and economic development of the country, surpassing any other
state having interest on Albania. This
study is the spontaneous democratization process the country underwent before
the European Union designed specific policies relating the region.
Arnavutlar,
nüfusunun önemli bir kısmı Balkanlar bölgesindeki çeşitli devletler arasında
dağılmış bir halktır. Soğuk Savaş boyunca, kendilerini dünyanın diğer
uluslarından soyutlayan komünist yöneticilerin buyruğu altında yaşamışlardır.
Soğuk Savaşın bitimi ve bölgedeki diğer komünist rejimlerin çöküşü ile birlikte
Arnavutluk da, hızlı bir değişim sürecinin içine girmiş, özellikle bölgede
nüfuzunu yaymaya başlayan ABD ve Avrupa Birliği’nin önemsediği ülkelerden biri
haline gelmiştir. Millenium ile birlikte ülke yeni Batılılaşma, ya da diğer
deyişle demokratikleşme ve modernizasyon safhasına girmiştir. Başlarda söz
konusu hedefleri gerçekleştirmek için gerekli ivme sağlanamamış olsa da en
azından pazar ekonomisine geçiş ve geniş özelleştirme hareketleri sayesinde yabancıların
ve sermayelerinin dikkatini çekmeyi başarmıştır. Bununla birlikte, yargı, idare
ve modernleşmenin tamamlayıcı parçaları niteliğindeki siyasal kurumlar ile
ilgili reformlar ise hala ele alınmayı beklemektedir.
Arnavutluk’un
demokratikleşme sürecinde iç ve dış etkenler birlikte önemli rol oynamıştır.
Bunun yanında coğrafi yakınlık Arnavutluk ve Avrupa Birliği’nin birbirlerine
ilgilerini karşılıklı bir şekilde arttırmıştır. Her ne kadar başlarda AB
ülkenin modernleştirilmesi sürecinde kendinden beklenen rolü tam olarak
oynayamamışsa da, özellikle Kosova krizinden sonra bölgedeki tecrübelerinden
çıkardığı dersler ışığında bölge ve bu ülke adına daha anlamlı politikalar
üretmeye başlamıştır. Böylelikle, zamanla Avrupa Birliği, ülkenin
demokratikleşmesi ve ekonomik kalkınmasında, diğer hiçbir ülke ile
kıyaslanmayacak biçimde başat bir aktör haline gelmiştir. Bu çalışma Avrupa Birliği’nin belirli
politikalarını önceleyen dönemde ülkenin kendi çabalarıyla yürütmek istediği
demokratikleşme sürecini ele almaktadır.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2010 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2010 Cilt: 1 Sayı: 2 |