Birbiriyle çatışma potansiyeli taşıyan farklı toplulukları bir
arada yaşatmak, ancak o topluluklar üzerinde hâkim bir otorite ile mümkün
olabilir. 500 yıllık bir süre boyunca sadece Üsküp’te değil, hâkim olduğu tüm
Balkan topraklarında farklı etnisite ve kültüre sahip toplulukları bir arada,
huzur ve güven içinde yaşatabilmeyi başaran tek gücün, Osmanlı Devleti olduğu
herkes tarafından kabul edilmektedir.
Osmanlı’nın gerilemesi neticesinde Balkanlar’dan çekilmesiyle
birlikte tüm Balkan Yarımadası’nda olduğu gibi, Üsküp’te de var olan huzurun ve
hoşgörünün yerini, huzursuzluk, nefret ve düşmanlık almıştır. Gerek komünist
rejim idaresinde, gerekse daha sonraki dönemde İslâm düşmanlığı had safhaya
ulaşmış, Müslüman topluluklara baskı ve şiddet uygulanmıştır. Günümüzde de bu
baskı ve sıkıntılar devam etmektedir.
Burada şunu özellikle ifade etmek gerekir ki, savaşların yapıldığı
ve düşmanlıkların körüklendiği her dönemde, gerek şehrin dokusu, gerekse burada
yaşayan topluluklar, maddî ve manevî büyük zararlara uğratılmıştır.
Günümüzde özelde Üsküp, genelde ise Balkanlar, Doğu-Batı ikilemi
olarak tartışılan sorunun vücut bulduğu merkez ve bu iki dünyanın birbirinden
ayrıldığı sınır olarak kabul edilmektedir. Fakat aynı zamanda Balkanlar, başka
bir açıdan bakıldığında, yine bu iki dünyanın tanışıp barışabildiği, birbirine
karşı hoşgörülü ve saygılı davranabildiği, söz konusu iki kültürün karşılıklı
etkileşim sonucu bir potada eritilebildiği bir coğrafya olma özelliğine de
sahiptir.
Tarihte yaşandığı gibi bugün de Üsküp, bölgenin önemli
merkezlerinden biri olarak, günümüz dünyasına hâkim güçlerin ilgi odağıdır.
Gerek coğrafî açıdan, gerekse kendine özgü potansiyeliyle önem arz eden ve
büyük güçlerin yakından takip ettiği bölge, hem ekonomik, hem politik, hem de
kültürel olarak vasat düzeydedir. Biz bu çalışmamızda bölgenin daha ziyade
genel görünümü (coğrafî, demografik, sosyo-ekonomik yapısı) hakkında bilgi
vererek bölgeyi daha iyi tanıtmaya ve bölgenin karakteristik yapısı itibariyle
oluşan topluluklar arası ilişkileri sosyolojik açıdan değerlendirmeye
çalışacağız.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2010 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2010 Cilt: 1 Sayı: 1 |