İsmail Kadare, yaklaşık kırk dile çevrilmiş eserleri ve dünya çapında aldığı edebiyat ödülleri ile Çağdaş Arnavut Edebiyatı’nın en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilmektedir. Arnavutluk’un krallık döneminde dünyaya gelen Kadare, çocukluk çağına tekabül eden II. Dünya Savaşı’nda sırasıyla İtalya, Almanya ve Yunanistan’ın işgallerine şahit olmuştur. Savaşın ardından Arnavutluk’ta kurulan Enver Hoca rejiminde ise yaklaşık yarım asır baskıcı bir yönetim iktidarı elinde bulundurmuştur. Bu dönemin başlarında İsmail Kadare, daha gençliğine yeni adım atarken cezaevi ile tanışmıştır. İlerleyen dönemlerde eğitim için Moskova’ya gönderilmiş ancak Arnavutluk ve SSCB ilişkilerinde başlayan gerginlikler nedeniyle ülkesine geri dönmek zorunda kalmıştır. Hayatının her döneminde kimi zaman yabancı ülkelerin işgalleri kimi zaman da kendi ülkesinde gördüğü baskı ve zulümlerle büyüyen Kadare, demokrasi öncesi yazdığı roman ve şiirlerinde üstü kapalı, sonrasında ise açık ve net bir biçimde geçirdiği evreleri eleştirmiştir. Yazarın eserlerinde işlediği konuların başında Arnavut toplumunun sosyal konumu gelmektedir. Bunların içinde de dil ve kimlik problemleri önemli bir yer almaktadır. Kadare, eserlerinde Arnavutların dil ve kimlik eksenini belirlerken her zaman batıya yakın hatta batının temel parçalarından biri olarak tanımlamıştır. Bu bağlamda yazdığı eserlerinde özelikle kullandığı dili özenle seçmiş ve hikâyelerini Yunan, Roman, İlir ve Pelazg örnekleriyle tasarlayarak Arnavut toplumunun Balkanların en eski halkı olduğu algısına öncelik vermiştir. Çalışmamızda İsmail Kadare’nin eserlerinde işlediği konular ve söylemleri incelenerek Arnavut toplumunun dil ve kimliğini nasıl tanımlandığı açıklanmaya çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dil Çalışmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 01 Sayı: 01 |