Türkiye’de II. Dünya Savaşı sonrasında kurulan çok partili siyasi sistemde merkez sağ siyaset, Demokrat Parti tarafından temsil edilmiştir. Genel olarak iktisadi liberalizm ile sosyo-kültürel muhafazakârlık arasında kurulan senteze dayanan merkez sağ gelenek, Türkiye özelinde, Jean-Jacques Rousseau’nun “genel irade” kavramından esinlenen “milli irade” söylemi altında, çoğunlukçu ve popülist bir yaklaşımı da ifade etmektedir. Demokrat Parti iktidarında, özellikle Başbakan Adnan Menderes’in izlediği çoğunlukçu politikalar, bu yaklaşımın tipik örnekleri arasında yer alır. 27 Mayıs İhtilâli sonrasında Demokrat Parti’nin ardılı olarak kurulan Adalet Partisi’nin de aynı geleneğin varisi olduğu söylenebilir. Ne var ki merkez sağın yeni lideri olan Süleyman Demirel, en azından 1960’lı yıllar boyunca, önceki dönemin anti-elitist söylemini yumuşatmış ve bürokratik merkez karşısında daha uzlaşmacı bir pozisyon aramıştır. Bu çalışma, merkez sağın 1950’li ve 1960’lı yıllardaki konumunu, Adnan Menderes ve Süleyman Demirel’in liderlikleri özelinde incelemeyi amaçlamaktadır.
Adnan Menderes Süleyman Demirel Adalet Partisi Demokrat Parti Çok Partili Siyasal Hayat
Adnan Menderes Süleyman Demirel Adalet Partisi Demokrat Parti Çok Partili Siyasal Hayat
Adnan Menderes Süleyman Demirel Adalet Partisi Demokrat Parti Çok Partili Siyasal Hayat
Adnan Menderes Süleyman Demirel Adalet Partisi Demokrat Parti Çok Partili Siyasal Hayat
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 25 Haziran 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |