New Turkey rhetoric falls into the time period when the republic was declared by abolishing the sultanate and the Turkish revolution occurred between the two world wars. It is possible to come across this discourse frequently in the Western and national press. Ataturk has been regarded as the architect of the new Turkey. Thus, the new Turkey and Atatürk's ruling period have been identified as closely interrelated. The notion of democracy was overlooked during the process of founding the new Turkey, fascist and communist ideologies which were leaning towards authoritarianism and totalitarianism came to power.
The new Turkey where Ataturk’s reforms were implemented decisively was influenced by the political atmosphere of the era. After the world-wide economic crisis in 1929, the quest to stabilize the politics and economy of the young republic was intensified. The principles of Kemalism were shaped in this process, party state integrity was achieved, but the search for democracy was not finalised. In the 1930s, when democratic values were overlooked, articles evaluating national sovereignty, liberalism, parliamentarism and democracy in national and foreign press were published. As a stark contrast to the turbulent period in the history of the world, many articles that praised democracy were published in Turkey. Despite the one-party state, the commitment to democracy by Turkey and Ataturk was praised.
The purpose of this article is to try to understand the implementation of democracy attempts of the new Turkey which was seeking a stable direction during a period when the target set by Ataturk to raise to the level of civilised nations was shifted to far right and far left sharply between the two world wars.
Democracy Parliamentarism Liberalism Fascism Kemalism Atatürk
Yeni Türkiye söylemi, saltanatın kaldırılarak cumhuriyetin ilan edildiği ve Türk inkılabının uygulandığı iki dünya savaşı arası zaman dilimine işaret eder. Batılı ve ulusal basında bu söyleme sık sık rastlamak mümkündür. Atatürk ise Yeni Türkiye’nin mimarı olarak nitelendirilmiştir. Dolayısıyla Yeni Türkiye ile Atatürk’ün iktidar dönemi iç içe geçmiş, özdeşleşmiştir. Yeni Türkiye’nin inşası sürecinde demokrasi gözden düşmüş, otoriter ve totaliter eğilimli faşist ve komünist ideolojiler iktidara gelmişlerdir.
Atatürk devrimlerinin kararlılıkla uygulandığı Yeni Türkiye, dönemin siyasal atmosferinden etkilenmiştir. 1929’da yaşanan dünya ölçeğindeki ekonomik buhran sonrasında, genç cumhuriyetin siyaset ve ekonomisine istikrar kazandırma arayışı yoğunlaşmıştır. Kemalizm prensipleri bu süreçte şekillenmiş, parti devlet bütünlüğü sağlanmış, ancak demokrasi arayışları sonlanmamıştır. Demokratik değerlerin gözden düştüğü 1930’lu yıllarda ulusal ve yabancı basında milli egemenlik, liberalizm, parlamentarizm ve demokrasiyi değerlendiren yazılar kaleme alınmıştır. Dünya tarihinin çalkantılı bu dönemine tezat bir şekilde, Türkiye’de demokrasiyi öven birçok yazı kaleme alınmıştır. Tek parti yönetimine rağmen, Türkiye’nin demokratik bir ülke olduğu ve Atatürk’ün demokrasiye bağlılığı takdir edilmiştir.
Bu yazının amacı, Atatürk’ün hedef olarak belirlediği Muasır Medeniyetin ibresinin keskin bir kırılma ile en sağa ve sola kaydığı iki dünya savaşı arası dönemde, kendine istikrarlı bir yön arayan Yeni Türkiye’de demokrasi kavrayışını 1930’lu yılların ulusal ve yabancı basınında yer alan demokrasi okumaları ışığında anlamaya çalışmaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Temmuz 2021 |
Gönderilme Tarihi | 11 Aralık 2020 |
Kabul Tarihi | 19 Mart 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |