Bu çalışma 1930-1980 yılları arası Türkiye-İzlanda ilişkilerini konu almaktadır. Birbirinden tamamen farklı kültür ve coğrafyaya sahip bu iki ülke arasındaki ilişkiler, aradaki mesafenin fazlalığı ve İzlanda’nın küçük bir pazar olması nedenlerinden ötürü hep sınırlı kalmıştır. 1930’larda dolaylı başlayan temaslar 1955’te karşılıklı üç ay süreyle vizelerin kaldırılmasıyla sonuçlanan bir anlaşmaya dönüşmüştür. Bu anlaşmadan birkaç yıl sonra ortaelçilik düzeyinde diplomatik ilişkiler kurulmuştur. Türkiye’nin Oslo Büyükelçiliği ile İzlanda’nın Kopenhag Büyükelçiliği akredite olarak bu görevi yerini getirmeye başlamışlardır. Her iki ülke 1960 yılında karşılıklı birer de konsolosluk açmıştır. Atılan bu adımlar ne ticarette ne de turizmde her iki ülkenin yüzünü güldürmüştür. Geçen süre zarfında yapılan ticari faaliyetler bu ülkelerin ticaret hacminde yok denecek düzeyde kalmıştır. Siyasi faaliyetler noktasında İzlanda, genelde Türkiye karşıtı bir politika izlemiştir. Bunda İzlanda’nın üçüncü ülkelerle olan ilişkilerinin yanı sıra Türkiye özelinde de bir karşıtlığı söz konusudur. Bu nedenle Türkiye’nin İzlanda nezdinde kendini tanıtıcı daha sıcak adımlar atması yerinde olacaktır. Bu çalışma belirtilen dönemde Türkiye-İzlanda ilişkilerini inceleyen ilk çalışmadır.
Çalışma sırasında yardımlarını esirgemeyen Türkiye’nin Oslo Büyükelçisi Sayın Fazlı Çorman’a teşekkürü bir borç bilirim.
This study deals with Turkey-Iceland relations between 1930 and 1980. Relations between these two countries, which have completely different cultures and geographies, have always been limited because they have a long distance between them, and Iceland is a small market. The contacts which began indirectly in the 1930s evolved into an agreement that resulted in the abolition of visa requirements between these countries for three months in 1955. A few years after this agreement, diplomatic relations were established at the plenipotentiary level. Turkey's Embassy in Oslo and Iceland's Embassy in Copenhagen were accredited and started to fulfill this duty. Consulates were opened in both countries in 1960. These did not make any contributions to the trade or tourism of either country. Almost no commercial activities have been carried out between these countries so far. As for political activities, Iceland has generally pursued an anti-Turkey policy. Apart from its relations with third countries, Iceland is thought to be hostile especially towards Turkey. Therefore, Turkey should take more amicable steps to introduce itself to Iceland. This is the first study conducted on the Turkey-Iceland relations in the said period.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2021 |
Gönderilme Tarihi | 5 Ağustos 2020 |
Kabul Tarihi | 11 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 21 |