Industrial agriculture, unlike traditional agriculture, relies solely on high yield and profit. All the problems attributed to it are directly or indirectly linked to this single-purpose nature. However, the industrialization of agriculture does not proceed only in large holdings belonging the rich farmers: The small holdings, under a multilayered pressure exerted by large scale capital dominating the input, output and credit markets, also resort to these production methods. This creates a vicious circle through which small-scale producers, due to increasing costs, price volatilities and indebtedness, gradually lose control of their economic activity. Peasants under this pressure have to use industrial, even prohibited inputs, knowing very well the harm they cause to the environment and consumers. Additionally, they are perfectly aware that the capital holders controlling the input-output and credit markets gain profit by appropriating their labor through price mechanisms. Under these contradictory conditions, agricultural production loses all the traditional meaning attributed to it for the peasant. The peasant is thus alienated from his produce in a way that is similar but not exactly the same to worker’s alienation to his labor power. This study investigates the example provided by Çukurova Region in Turkey to present arguments on the link between sustainability or the lack thereof and peasant alienation
Sustainable agriculture petty commodity production alienation Turkey
Geleneksel tarımın aksine endüstriyel tarım yalnızca verim ve kâr üzerine kuruludur. Ona atfedilen tüm sorunların doğrudan ya da dolaylı kaynağında bu tek yönlülük bulunur. Ne var ki, tarımın endüstrileşmesi yalnızca zengin çiftçilere ait olan büyük ölçekli işletmelerde gerçekleşmez. Küçük ölçekli işletmeler de girdi, çıktı ve kredi piyasalarına egemen olan büyük ölçekli sermayenin çok katmanlı basıncı altında bu üretim metotlarını benimsemek zorunda kalırlar. Bu, küçük ölçekli üreticinin yükselen maliyetler, fiyat oynaklıklar ve borçluluk nedeniyle tedricen kendi iktisadi faaliyeti üzerindeki kontrolü yitirdiği bir kısır döngü yaratır. Bu basınç altındaki çiftçiler endüstriyel, hatta kullanılması yasak girdileri, çevreye ve toprağa zararlı olacağını pekala bilerek kullanmak zorunda kalırlar. Buna ek olarak, girdi, çıktı ve kredi piyasalarını kontrol eden sermayenin fiyat mekanizmaları kanalıyla emeklerine el koyduğunun da açıkça farkındadırlar. Bu çelişkili koşullarda, tarımsal üretim küçük ölçekli üretim yapan çiftçiler için ona atfedilen tüm geleneksel değerleri yitirir. Böylelikle çiftçi ürününe, işçinin emek gücüne yabancılaşmasına çok benzer ama tam olarak aynı olmayan bir biçimde yabancılaşır. Bu çalışmada, Türkiye'nin Çukurova bölgesinden çekilen bir örneklemden yararlanılarak sürdürülebilirlik ya da sürdürülemezlik ile çiftçi yabancılaşması arasındaki bağlantı üzerine argümanlar sunulacaktır
Sürdürülebilir tarım küçük meta üretimi yabancılaşma Türkiye
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 |