This essay deals with the concept of self as it was conceived by the modern philosophers such as Descartes, Hume, and Kant. Modern philosophers understood this concept in essentially two different senses. While the empiricists conceived self as an object, the rationalists saw it as a subject. On the other hand, Kant, who was neither an empiricist nor a rationalist, understood self in its both senses. The ontological status of the concept of self cannot, of course, be separated from its epistemological status, that is, from how it is known. While the rationalists such as Descartes, Spinoza, and Leibniz thought that self-knowledge is the most certain knowledge, the empiricists such as Hume thought that self-knowledge is no different from all other knowledge in terms of certainty. Kant, on the other hand, tried to syntesize these two different poles by separating the objective aspect and the subjective aspect of the self.
Bu makalede benlik/kendilik kavramı, modern felsefenin en önemli filozofları referans alınarak irdelenmeye çalışılmaktadır. Benlik kavramı modern felsefede esas itibariyle iki yönüyle ele alınmıştır. Empiristler benliği daha çok bir nesne olarak ele alırken rasyonalistler benliğin özne yönünü öne çıkarmışlardır. Öte yandan Kant ise bu zıt kutup arasında orta bir yol izleyerek benliği her iki yönüyle ele almıştır. Tabii benlik kavramının ne olduğu onun bilgisinin nasıl bir bilgi olduğuyla yakından ilişkilidir. Rasyonalistler benlik bilgisinin diğer tüm bilgilerden daha kesin olduğunu öne sürerken empiristler bu iddiayı reddetmişlerdir, zira onlara göre benlik de diğer tüm varlıklar gibi bir nesnedir. Kant ise benliğin bilinen yönü ile bilen yönünü birbirinden ayırarak rasyonalistlerle empiristler arasında bir sentez yoluna gitmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2011 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Cilt: 1 Sayı: 2 |