Nowadays the preponderant paradigm of economics is regarded as if there weren’t any other ‘economics’ that is to say it is taken as data. This paradigm should be reviewed by following its historical development process with a critical perspective. The modulation from ‘the labour-value theory’ to ‘the utility-value theory’, which the shift of paradigm can be based on, enables such a view. Likewise while ‘the labour-value theory’, which has taken its final shape with Marx, interprets the capital accumulation process by using the concept of ‘plus value’ and, in this sense emphasises that the capitalist system lives on ‘class conflicts’, ‘the utility-value theory’, which is the base of the preponderant paradigm, tries to conceal these conflicts by referring the concept of ‘marginal utility’.
Günümüzün hâkim iktisat paradigması, başka bir iktisat yokmuş gibi algılanmakta, yani herhangi bir şekilde sorgulanmaksızın veri kabul edilmektedir. Bu paradigmanın eleştirel bir bakış açısı ile tarihsel gelişim süreci izlenerek gözden geçirilmesi gerekmektedir. Paradigma değişimine dayanak teşkil eden bir süreç olarak, ‘emek-değer teorisi’nden ‘fayda-değer teorisi’ne geçiş, böyle bir izlemeye yeterince imkân vermektedir. Keza Marx’ın elinde nihai şeklini alan ‘emek-değer teorisi’, sermaye birikim sürecini ‘artı-değer’ kavramı üzerinden izah ederek kapitalist sistemin ‘sınıf çatışması’ndan beslendiğine vurgu yaparken; hakim paradigmanın temelini oluşturan ‘fayda-değer teorisi’, ‘marjinal fayda’ kavramına atıfla bu çatışmanın üstünü örtmeye çalışmaktadır.
Diğer ID | JA42HE73GA |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2011 |
Gönderilme Tarihi | 1 Haziran 2011 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Sayı: 1 |
Twitter Google Akademik Academia.edu
@DergisiBilgi Bilgi Dergisi Google Akademik Hesabı Bilgi Dergisi Academia.edu Hesabı
Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.