Water, the source of life for humanity, has been transformed into a source of conflict in the new millennium. In the arid climate and disputed lands of the Middle East, water has been used as a political tool in the Israeli-Palestinian conflict. Israeli hydro strategy as part of the domestic and foreign policy agenda requires the country to control and utilize the water resources of the Palestinian Occupied Territories in order to meet more than half of the domestic water consumption. This is one of the vital reasons for Israel not to withdraw from the Occupied Territories in the near future. The current water crisis in Palestine is multi-dimensional and it is very crucial to see the human rights aspect of the problem along with the political and economic aspects to find concrete solutions to the crisis.
İnsanlık için en önemli hayat kaynağı olan su, yeni yüzyılda bir çatışma kaynağına dönüşmektedir. Orta Doğu’nun kurak iklimi ve ihtilaflı topraklarında politik bir araç haline gelen su, İsrail-Filistin sorununun da çok önemli bir parçasıdır. İsrail’in iç ve dış politikasında izlediği hidro-strateji, ülkenin su ihtiyacının yarıdan fazlasını işgal altında tuttuğu Filistin topraklarından karşılamayı gerektirmektedir. Bu sebeple, İsrail’in tarihi Filistin topraklarını boşaltması yakın gelecekte muhtemel gözükmemektedir. Filistin’deki mevcut su krizinin siyasal ve ekonomik boyutlarının yanında, insan hakları boyutu da ele alınmazsa sorunun çözümü hakkında atılacak adımlar eksik kalacaktır.
Bölüm | MAK |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2009 |
Gönderilme Tarihi | 21 Kasım 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2009 Cilt: 1 Sayı: 1 |