Hiç kimsenin daha önce maruz kalmadığı, insanlardan ve cansız nesnelerden kolayca
bulaşıp hızla dünyaya yayılan, ilacı veya aşısı olmayan, hastalığa yakalanan bazı kişilerin
belirti göstermediği tehlikeli bir hastalığın birden ortaya çıkması (outbreak), olağanüstü bir
halin yaşanacağına işaret eder. 2020 yılında artık tüm dünyaya yayılmış olan Coviy-19
salgını Türkiye’ye böyle geldi.
Tecrübeli bir sağlık görevlisi klinikte ne gibi etik sorunlarla karşılaşılabileceğini tahmin
edebilmekte, etik sorunların çözümüne rehberlik eden mevcut yönetmelikler, yönergeler
ve ilkeler doğrultusunda kararlar alıp uygulayabilmektedir. Fakat olağanüstü bir hal
yaşandığında, olağan hallerde uygulanan etik ilkeler ve kurallar ne ölçüde uygulanabilir ya
da nasıl uygulanabilir? Covid-19 salgınında etik ölçütler geçerliğini zaman zaman
kaybedebilmiştir.
Hekimlikte amacımız daha doğruya, daha iyiye, hatta en iyiye karar verip uygulamak
olduğuna göre Covid-19 salgınında hangi değerler öne çıkarılmalıdır? Bu gibi durumlarda
hangi değerler birbiriyle çatışabilir? Çatışan değerlerden hangisini feda edersek kararımızı
savunabiliriz? Diyelim ki doğru değerleri tercih ederek en iyi kararı verdik, ama bu karar
uygulanabilecek midir? Verilen kararın uygulanabilmesi için ne gibi koşullar gerekir?
Covid-19’a yakalanan iki hastanın hikâyesi çerçevesinde bu sorulara cevap arayacağız.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 19 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 7 |