Varlık hakkında itikadî esaslar çerçevesinde yorumlar geliştiren kelamî yaklaşım zaman kavramını da itikadî prensipler temelinde ele almıştır. Bu doğrultuda zaman konusu kelamî düşüncede öncelikli olarak âlemin yaratılmışlığını ortaya koymak ve böylece yaratıcının varlığını ispat etmek amacıyla söz konusu edilmiştir. Ezelî olan Allah’ın zâtı dışındaki her şeyin sonradan meydana geldiğini savunan kelam açısından zamanın kendisi de âlemle birlikte sonradan meydana gelmiştir. Fakat zaman kavramı kelam için âlem hakkındaki tartışmalarla sınırlı kalmamıştır. Kelamın en temel amacı olan ulûhiyete dair itikadî esasların ispat edilmesi ve bu esaslara ilişkin herhangi bir şüphenin önüne geçilmesi bakımından ilahi varlık-zaman ilişkisi kelamcıların izahlar geliştirmesi gereken bir meseleye işaret etmektedir. Bu nedenle kelamcılar, ilahi varlığın zaman karşısındaki konumunu hem zât hem de sıfatları itibarıyla değerlendirme konusu yapmışlardır. Allah’ın zâtı açısından düşünüldüğünde O’nun ezelîliğinin nasıl anlaşılması gerektiği, zamansal mı yoksa zaman dışı bir varlık mı olduğu şeklindeki sorulara neden olmuş ve kelamcılar bu sorulara cevap aramışlardır. Kelamcılar naslar çerçevesinde Allah’ın zâtı ve sıfatları hakkında ezelîlik vurgusunu öne çıkarmış, O’nun tek ezelî ve kadîm varlık olduğunu, O’nun dışındaki her şeyin sonradan meydana geldiğini belirtmişlerdir. Buna göre tek ezelî ve kadîm varlık olan Allah’ın, hâdis olan zamandan münezzeh olduğu kabul edilmiş ve Allah, zaman dışı bir varlık olarak tasavvur edilmiştir. Diğer taraftan zaman dışı olarak tasavvur edildiğinde ezelî olmakla birlikte müdahil olan bir ilahi varlığın zamansal alana müdahalesinin nasıl anlaşılabileceği hakkındaki başka sorular ortaya çıkmıştır. Özellikle zamanın dışında olan Allah’ın ilim, irade, kudret, yaratma gibi sıfatlarının, zamansal olan âlem ve insana müdahale biçimi hakkında kelamcılar izahlar geliştirmişlerdir. Zât ve sıfat itibarıyla ilahi varlık-zaman ilişkisine dair problemlere getirilen yorumlarda nihai anlamda kelamın ilahi varlıkla ilgili naslardan hareketle oluşturduğu tasavvur belirleyici olmuştur. Onlar benimsedikleri tasavvur doğrultusunda bir zaman anlayışı geliştirmiş sonrasında bu zaman anlayışına göre ilahi varlık-zaman ilişkisini değerlendirmişlerdir. Dolayısıyla ilahi varlık hakkındaki tasavvura bağlı olarak zaman anlayışı şekillenmiş, zaman anlayışına bağlı olarak da ilahi varlık-zaman ilişkisi açıklanmıştır.
The theological approach, which develops interpretations about existence within the framework of theological principles, has also addressed the concept of time within the framework of theological principles. In this context, the issue of time has been brought up primarily in theological thought in order to reveal the creation of the universe and thus to prove the existence of the creator. According to theology, which argues that everything except the eternal essence of God came into being later, time itself came into being later along with the universe. However, the concept of time has not limited to discussions about the universe for theology. In order to prove the fundamental principles of belief regarding divinity, which is the most fundamental purpose of theology, and to prevent any doubts regarding these principles, the relationship between divine being and time points to an issue that theologians need to develop explanations. For this reason, the theologians have evaluated the position of the divine being in relation to time, both in terms of his essence and attributes. When Allah is considered in terms of His essence, it has led to questions such as how His eternity should be understood, whether He is a temporal or timeless being, and theologians have sought answers to these questions. Theologians have emphasized the eternity of Allah’s essence and attributes within the framework of the Qur’ān and Sunnah and have stated that He is the only eternal being, and that everything other than Him came into being later. Accordingly, the only eternal being, Allah, has been accepted as free from time, which is created, and Allah has been conceived as a being outside of time. On the other hand, when conceived as timeless, other questions have arisen about how can be understood the intervention of a divine being who is eternal yet intervening in the temporal realm. Theologians have developed explanations about the way in which the attributes of Allah such as knowledge, will, power and creation, which are outside of time, intervene in the temporal universe and man. In the interpretations brought to the problems of the divine being-time relationship in terms of essence and attributes, the conception formed by the theologians based on the Qur’ān and Sunnah about the divine being has been the determining factor in the final sense. They developed an understanding of time in line with the conception of God they adopted and then evaluated the relationship between divine being and time according to this conception of time. Therefore, firstly the understanding of time has been shaped depending on the perception of God, and then the relationship between God and time has been explained depending on the perception of time.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kelam |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 4 Ekim 2024 |
Kabul Tarihi | 25 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 9 |
Burdur İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.