Wallace Stevens, “Thirteen Ways of Looking at a Blackbird” başlıklı şiirinde yarattığı ve pek çok tartışmanın odak noktası olan ‘kara karga’ imgesi ile ‘hayal gücünün mantığını’ betimlemiştir. Evrensel normlara dayalı, salt akılcı ve değişmez mantığı kabul etmeyen Post-Modernist kuramcı Stevens, bunun yerine hayal gücünü koymaktadır. Ona göre, hayal, nesnel dünyayı sentezleyerek yeniden yaratır. Algılandığında, nesnel varlık sıfırlanarak hayal mekanizmasıyla yeniden yorumlanır, anlamlaştırılır. Böylece, insan hayal gücüyle anlamsız, düzensiz ve kaotik evrene geliştirdiği fikirler bağlamında bir düzen ve anlam getirir. Şu halde, hayal, nesnenin hem somut bir algılama ile var olduğu hem de soyutlanarak yok olduğu bir gerçeklik düzlemidir. Bu Post-Modern algılama, ‘sıfır noktası’ olarak adlandırılan Dünya Ticaret Merkezi kulelerinin terror saldırısıyla yerle bir edildiği olayla birlikte Amerika Birleşik Devletleri’nin benimsediği bir bakış açısıyla da örtüşmektedir. Buna göre, hem zihinlerde soyut olarak var olan hem de nesnel bir gerçeklik olarak yok olan ikiz kuleler, Amerikan ulusal hayal gücünde bir referans noktası olmuştur. Bu noktadan hareketle Amerika uluslararası teröre savaş açmış gibi görünmektedir. Ancak, bu çalışmada, Amerika’nın, post-Modern bir yaklaşım olan hayal gücünün mantığıyla değil, Post-Post-Modern bir yaklaşım ile, Amerikan İmparatorluğu’nun hayal gücü ile hareket etttiği öne sürülmektedir. Buna göre, Ulus Devlet A.B.D’nin referanslarını mutlak ve değişmez gerçeklik olarak kabul eden dış siyaset odakları, ikiz kulelerden geriye kalan boşluğu demokrasi, eşitlik, yaşam hakkı, bağımsızlık, mutluluk arayışı hakkı, Amerikan egosu ile ve ‘kayanın üzerine inşa edilen Kilise’ kriterleriyle sanal bir gerçeklik mitosu yaratarak doldurmuştur. Bu yaklaşım, mantığın hayal gücüdür
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Nisan 2009 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2009 Cilt: 12 Sayı: 2 |