İrtikâp suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 250’nci maddesinde düzenlenmiştir. İrtikâp suçunun; icbar suretiyle, ikna suretiyle ve hatadan yararlanmak suretiyle olmak üzere üç işleniş şekli bulunmaktadır. İrtikâp suçu özgü suç olup, suçun faili sadece kamu görevlisi olabileceğinden kamu görevlisi olmayanlar “müstakil fail” veya “müşterek fail” olamazlar. Bu suçların işlenişine iştirak eden kamu görevlisi dışındaki kişiler “azmettiren” veya ‘yardım eden’ olarak sorumlu tutulurlar. Maddenin ilk şeklinde, icbar suretiyle irtikâp suçunun unsurlarından olan “icbar” kavramının tanımı yapılmamıştı. 6352 sayılı Kanunla “icbar” kavramının tanımı yapılarak, TCK’nın 250’nci maddesinin birinci fıkrasına ikinci cümle olarak eklenmiştir. Kanun metnine “icbarın” tanımının eklenmesiyle, uygulamacıların, icbar suretiyle irtikâp suçunu, rüşvet suçu olarak değerlendirme hatasına düşmelerinin önüne geçilmiştir. 6352 sayılı Kanunla icbar kavramının tanımının eklenmesi rüşvet suçuyla icbar suretiyle irtikâp suçunu birbirinden ayırt edilebilmesini kolaylaştırmıştır. Ancak aynı hususu ifade etmek üzere mevcut maddede hangi terim kullanılmışsa kanun değişikliği ile eklenecek fıkralarda da aynı terimin kullanılması beklenir. Oysaki 6352 sayılı kanunla yapılan değişiklikle eklenen fıkralar düzenlenirken aynı terimi kullanmaya özen gösterilmeden düzenlenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ceza Hukuku |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 29 Ağustos 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 29 Ağustos 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 11 Sayı: 22 |