Özgürlük ve demokrasi adına ne varsa hemen hepsini kapitalizmin hanesine yazmaya ve sosyalizmi de sadece anti-demokratikliği ve totaliterliği içeren bir devletçilikle özdeşleştirmekle kalmayıp, aynı zamanda sefaletin ve eksik üretimin de adresi olarak işaretleyemeye meyilli bir tür liberal tez açısından Çin Halk Cumhuriyeti’nin yükselişi, hiç yaşanmamış olması gereken bir sapmaya işaret etmektedir. Demokrasi, özgürlük ve kapitalizmin mutlu evliliğinin devam ettiğini imâ eden bu teze karşı yöneltilebilecek anti-kapitalist itirazın içeriğini tahmin etmek zor değildir: Serbest piyasa da kendiliğinden işliyor olmak bir yana, şiddet tekeli temelinde düzenlenmiş ve yürütülmekte olan bir zemine karşılık gelmektedir. Peki bununla yetinmeyip Çin’in serbest piyasa zeminin kendisini uluslararası rekabet noktasında neredeyse bir silaha dönüştürmüş ve de bunda epeyce başarılı olduğu gerçeğine sosyalist bir perspektiften bakıldığı zaman nasıl bir tabloyla karşılaşılmaktadır? Bu soru, söz konusu başarının ne adına, sosyalizmin mi yoksa Çin devlet aygıtı ve seçkilerinin mi, sağlandığı sorusunu ön plana çıkartmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Bölgesel Çalışmalar |
Bölüm | Yayın incelemeleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 1 Sayı: 1 |